Yaşıtlarım ve benden büyükler için, erken yaşta çok önemli bir hayat dersi almamıza neden olan bir uygulama vardı: sıra dayağı...
Asla hazmedemediğim, affedemediğim anılarımın başında gelir. Derslerinde başarılı, iftihar tablosuna giren, kılık kıyafetine dikkat eden, öğretmenlerimin tabiriyle davranışlarıyla örnek olan bir öğrenci olmama rağmen, benim de kafama 250 sayfalık fen bilgisi kitabıyla, parmak uçlarıma tahta cetvelle vuruldu. Böylelikle öğrendik ki: hayat adil değil...
Önemli meseleler tartışılırken şu tarz cümleleri çok duyarız:
Doğayı katlettik!
Denizleri kirlettik!
Tarım ürünlerinin genetiğiyle oynadık!
Eğitim sistemi bozduk!
Biz bunu hak ettik!
Doğayı ben katletmedim. Ne bir tarım arazisinde kaçak yapım, ne orman içinde otelim, ne filtresiz bacasından zehirli gazların gökyüzüne salındığı sanayi tesisim var!
Bir yere pikniğe gittiğimde kendi çöpümle birlikte önceki döküntüleri de toplarım. Çantamın içi yola atmadığım çöplerle doludur. Çocuklarıma da bunu öğrettim.
Denizleri ben kirletmedim. Ne atıklarını denizlere boşaltan fabrikalarım, ne ekolojik sistemi bozan gemiciklerim var!
Nispeten temiz olarak yakaladığında denize giren iki çocuğumun deniz kirliğinde kayda değer bir etkisi yok ve yılda 1 kilogramı bulmayan atık yağlarımı bile lavaboya dökmemeye gayret ediyorum.
Tarım ürünlerinin genetiğiyle ben oynamadım. Zamanında anneannem, babaannem, annem bahçeyi ekerler, yazlık kışlık pek çok sebze, meyve yetiştirirlerdi. Gübre olarak hayvan gübresi kullanırlar, yetiştirdikleri ürünlerin bir kısmı muhakkak tohumluk olarak ayırırlardı. Benim balkonumda yetiştirdiğim zavallı nanelerimin genetiğiyle oynamadığıma son derece eminim.
Eğitim sisteminin bozulmasına da hiçbir katkım olmadığına yemin edebilirim. Hatta oy vereceğim zaman siyasi partilerin eğitim ile ilgili projelerini dikkate alırım. Bulabildiğim her kaynağı okurum, özellikle ilgilendiğim konularda daha çok okurum. Çocuklarımın da ezberci eğitim sistemi içinde kaybolmaması için öğrenmeyi öğretmeye çalışırım.
Peki o halde neden bunca kötü şeyi BİZ yapmış oluyoruz?
Bunlar yapılırken ben yoktum. Benim tanıdığım pek çok insan da yoktu. Ben, o pek çok insanla birlikte bu kötü sonuçlar yaşanmasın diye elimden gelen özeni gösterdim. Çıkarlar uğruna harcanan dünyada hiçbir çıkar elde edememişken, neden felaket sonuçları hep birlikte bölüşüyoruz?
Bunun zamanında ruhumuzda derin yaralar bırakan sıra dayağından ne farkı var?
Ben ve benim gibiler bunu hak etmedik...
Şurası kesin ki; bazen eşitlik en büyük adaletsizliktir.