Biz millet ve inanç olarak temizliği en güzel şekilde bilen ve yaşayan bir millettik. Bu konuda Peygamber sav. Efendimizin “Temizlik imanın yarısıdır”, “Temizlik imandan gelir” Hadisi şeriflerini hepimiz biliriz. Bu nedenle inancımızda tuvalet kültürü, banyo, haftalık ve günlük temizliklerimiz, abdest alma, gusletme, ev ve çevre temizliklerimiz kültürümüzde çok önemlidir. El yıkama alışkanlığı adeta vazgeçilmez bir davranışımızdır.
Durum böyle iken günümüzde bu hassasiyetlerimizi bazı ailelerde veya insanlarda göremiyoruz. Tuvaletten sonra elini yıkamayan, sabah kalktığında yüzüne su bile vurmayan, yemek önce ve sonrasında elini yıkamayan, elindeki çöpleri sokağa gelişi güzel atan, park ve dinlenme yerlerinde içtiği suyun şişesini ortalığa atan, yediği çekirdeğin kabuklarını oturduğu bankın önüne yığan, birçok kötü örnekler görmekteyiz. Bu aslında bir ahlaksızlıktır. Eğitimsizlik, görmemişliktir.
Batı ülkelerine İslam ve Türklerin gitmesiyle yıkanma ve temizlik kültürünü öğrettiğimiz batıda eskiden günümüze gelen birçok örnek vardır. Mesela, İsviçre’nin Branderburg Prensi, ziyafete çağırdığı bir derebeyine gönderdiği davetiyenin açıklama kısmına: “Eti yedikten sonra kemiği arkaya atmak yok! Yağlı ağzını yenine silmek yok! Tabağı kaldırıp altına tükürmek yok" diye yazıp uyardığını bir makalede okumuştum.
Orta Çağ Fransa'sında saray ve tiyatrolarda bile umumi helaların bulunmadığı bir zamanda, su medeniyetinin başşehri İstanbul'da 1400'ün üzerinde umumi tuvalet vardı.
Yine aynı dönem Avrupa'sında akan su ile temizlenmenin bilinmeyip bir kaba doldurulan su ile tekrar tekrar el yüz yıkanıyordu. Buna karşıIık Osmanlı şehirlerinin, her biri bir sanat şaheseri olan çeşmelerle ve hamamlarla donatılmıştı.
Orta Çağ’da Müslümanların yaşayışları üzerine yapılan bir araştırmada, İslam dünyasındaki kimya sanayinde “sabuncular loncası, en önemli loncalardan biriydi. Çünkü Orta Çağ Müslümanları çok sık yıkanırlardı ve çamaşırları da sarıkları da her zaman bembeyazdı.
1960’lı yıllarda Avrupa’ya giden gurbetçilerimiz bile yurtlarda kalırken yıkanmaları için banyonun olmadığını, büyük leğenler alıp onun içerisinde yıkandıklarını anlatırlar.
Temizliğe bu kadar önem veren dinimiz ve milletimiz günümüzde maalesef çok eğitimsiz kalmış ve bu hassasiyeti kaybettik. Çözüm olarak yapmamız gereken işler olduğunu düşünüyorum.
Temizlik; aile, okul ve çevrenin eğitiminde bir bütünlük olmalıdır. Yaşlıların gençlere örnek olmaları çok önemlidir. Aileler temizliklerini çocuklarına yaptırarak eğitmelidirler. Günümüzde evlerde temizliğe verilen önem dışarıda ihmal edilmektedir.
Piknik yerlerinde yiyecek atıkları bırakılmamalı, çöp kutuları kullanılmalıdır. Çevreye şişe, cam kırıkları asla atılmamalıdır. Deniz kenarları kirletilmemeli, kenara vuran pislikler toplanmalıdır. Apartman çevresinde, evimizin önündeki sokak kısımları, apartman sakinlerince temizlenerek örnek olunmalıdır. Apartman hayatında halı çırpma ve balkondan çöp, su atma alışkanlıkları frenlenmelidir.
Umumi tuvalet kullanmada kendi pisliğini yıkamayan kişiye arkadan gelenlerin küfrettiğini bildiği halde, böyle bırakıp gitmesi çok ilkel bir davranıştır. Cami ve çevresinin temizliği, düzenlenmesi tüm cemaatin görevidir. İşin en can alıcı tarafı ise, tüm bu temizlik faaliyetlerinin birer ibadet olduğu ve Allah katında mükafata da nail oluşumuzdur.
Allah mahrum etmesin bizi...