Sokak hayvanlarıyla ilgili çok tartışılan yasa tasarısı meclisten geçti. Yasayı onaylayan milletvekillerinin çekildikleri hatıra fotoğrafıyla da hafızalarımıza kazındı.

 

Mecliste 273 milletvekili yasa için kabul oyu verirken 224 milletvekili ret oyu kullandı. Kabul oyu verenlerin tamamı iktidar partileri temsilcileriyken, ret oylarını veren tüm milletvekilleri muhalefet partilerinden. Oylamanın kaderini değiştirebilecek olmasına rağmen katılmayan 95 milletvekilinin 41 tanesi iktidar partilerinden diğerleri muhalefet.

Buradaki en önemli nokta, ülkemizde sokak hayvanları konusu haftalardır tartışılırken, ülkenin çeşitli kesimlerinden insanlar yasaya karşı çıkıp çözüm önerileri sunarken, ülkenin her yerinde eylemler yapılıp, yazılıp çizilirken ve iktidar dışında bir kişinin destek vermediği yasanın meclisten geçirilip üzerine hatıra fotoğrafı çektirilmesi. İşte bu durumda meclis halkın tamamının değil, bir kısmının meclisi olmuş oluyor. İşte bu durumda eğitimleriyle, politikalarıyla, kişilikleriyle temsilcimiz olmasını beklediğimiz insanlar, ilkokul 4. sınıfta halat çekme yarışını kazanan ekibin vereceği gibi poz verdiğinde, kaybeden taraf kendini artık o ekibe ait hissetmiyor. Ülkenin yarısının istememesine rağmen yapılan eylemler, ülkenin yarısının artık temsil edilmediğine inanmasına, ayrışmaya, çokça vurgulanan birlik ve beraberliğin bozulmasına neden oluyor.

Benim gibi konuşan, kedinin, köpeğin, börtü böceğin, ağacın yaşam hakkını savunanlara söylenen ortak bir söz var. ‘Sizin çocuklarınız güvende, siz şehirlerde yaşıyorsunuz’. Zamanımın yarısını, boyumuzca köpeklerin serbestçe dolaştığı Çınarcık’ta geçiriyorum. Daha önce bir çocuğumu kedi tırmaladı, birini köpek ısırdı. İki olay da çocuklarım hayvanlarla oynarken oldu, kasıt yoktu. İki çocuğumda hayvanlara bir şey olmasın diye endişelendiler, kuduz aşılarını olurken. Hala hayvanları sevip oynuyorlar. Sokaklarda rahatça dolaşamamalarının sebebi sokak hayvanları değil. Sokaklarda hayvanlardan çok daha tehlikeli canlılar dolaşıyor.

Bir başka argüman da şu: ‘Avrupa da sokaklarda böyle köpek göremezsiniz’. Göremezsiniz doğru, ama hayvanları öldürdükleri için değil, kısırlaştırıp sahiplendirdikleri için. İngiltere’de yaşayan arkadaşım bahsetmişti, ülkede hava sıcaklıklarının aşırı yükselmesiyle birlikte mahalle gruplarına mesajlar gelmiş, köpeklerinin patilerinin sıcakta zarar görmemesi için sokağa çıkartılması yasaklanmış. Yasağa uymayanlara ciddi miktarda para cezası belirlenmiş. Yani köpekleri uyutalım diye meclisten yasa çıkartan ülke olarak kendimizi kıyaslamaya çalıştığımız ülkede insanlar, köpeklerin patileri zarar görmesin diye sahiplerine para cezası kesiyor!

Bazı insanlar her devrin insanıdır. İktidar, otorite ne derse en önde, bayrak elinde onlar mücadele eder. Bugün iktidar köpek sorunu var, gerekirse uyutalım dediğinde ellerinde yabalarla sokaklara dökülen aynı insanlar; eğer iktidar köpekleri sahiplenme kampanyası düzenliyoruz deseydi, kucaklarında sokak köpekleriyle evlerine dönüyor olurdu.

Ama tarih bu adamları değil, güce, iktidara, çoğunluğa rağmen, akıntının kuvvetine rağmen doğru bildiğinden şaşmayan, çözüm arayan, çözüm üreten insanları yazar.

Mondros Ateşkes antlaşmasından sonra silahlarını teslim etmeyen, dağlara çıkan, vatanını namusunu korumaya çalışanları yazdığı gibi. Bugünden 30 yıl sonra, 50 yıl belki 100 yıl sonra tarih, 2024 yılında Türkiye Cumhuriyetinde sokak hayvanlarının toplatılması, rızaları! dahilinde uyutulması yönünde karar çıktı ancak pek çok belediye ve veteriner hekimler bu kararın uygulanmasına karşı çıktı yazacak.

Sokak hayvanları aleyhinde yapılacak eylemlere katılmayacak olduklarını, insancıl çözümlerden yana olduklarını belirten Yalova Belediye Başkanlarımızı duruşlarından dolayı alkışlıyor, Yalovalı olmaktan gurur duyuyorum.