Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) 2015 yılından beri vatandaşların yönetime katılması amacıyla kurulmuş bir hizmet servisidir. Vatandaşların işleyiş hakkında fikrini almak, aksayan yönleri tespit edebilmek, vatandaşa düşüncelerinin önemli olduğunu hissettirme amacıyla yola çıkılmış, değerli bir uygulamadır. Ancak rakamlar bizi ilginç sonuçlara ulaştırıyor.
2021 yılında yapılan başvuruların
%44’ü şikâyet
% 43’ü istek
% 8’i bilgi edinme
% 3’ü görüş ve öneri
2022 yılındaki başvuruların ise
%52’si şikâyet
%35’i istek
%8’i bilgi edinme
% 1’i teşekkür
Millet olarak fikir üretmeyi de teşekkür etmeyi de bilmiyoruz. En sevdiğimiz şey şikâyet!
CİMER’e yapılan başvurularda başvuru konusu bir kamu kurum ve kuruluşunun personeli ya da yöneticisi hakkında ise başvuru bir üst amire gönderilmekte ve bu amir tarafından işleme alınarak başvuru sahibine cevap verilmektedir. Üstelik şikâyet türü seçilerek yapılan başvurularda kimlik bilgilerinin gizlenme seçeneği de var. Kanıt gösterme yükümlülüğü yok.
Hal böyleyken, falanca okulun kapısının kolu bozuk, falanca öğretmen bizimle iyi iletişim kuramıyor, falanca doktorda çok sıra bekleniyor, gibi şikâyet etmek yerine yüz yüze konuşarak halledilebilecek meseleler için şikâyet kutusu haline geliyor CİMER.
Bunlar yine de masum olanlar. Çok sevip saydığım bir anaokulu müdürü arkadaşım, dilekçeli, belgeli, okulun resmi hesabında yapılan bağışlar için, farklı hesaptan para topladığı gerekçesiyle şikâyet edildi CİMER’e. Daha açık tabiriyle hırsızlıkla suçlandı. Şikâyeti yapan kişinin kanıtı yok, kanıtlama yükümlülüğü yok. Sadece öyle düşünmüş. Çamur at izi kalsın, karşı taraf günlerce, haftalarca denetime tabi tutulup hırsız olmadığını kanıtlamaya çalışıyor. Elbette masumiyetini kanıtladı ama yaşanan üzüntün, harcanan mesainin hesabını kim verecek?
Bu durumda, söz konusu arkadaşım da asılsız şikâyette bulunan kişiye cumhuriyet savcılığına iftira davası açmalı.
Antalya ilinde CİMER başvurularındaki şikayetlere cevap vermek durumunda kalan İl ve İlçe Milli Eğitim müdürleri ile yapılan bir araştırmaya göre; bu şikayetlere cevap vermek zorunda kalan eğitimciler ise bunların motivasyonu düşürdüğünü, gereksiz iş yükü oluşturduğunu, gereksiz şikayetler ve öç alma amacıyla kullanıldığını ve öğretmenleri itibarsızlaştırdığını düşünüyorlar. En çok şikâyet edilen konularsa müdürlerin şikayetleri dikkate almaması, öğretmenlerin uygulamaları, sınıf değişikliği, öğretmen değişikliği.
Aynı gruba sorulan bu şikayetleri bir metaforla açıklamanız gerekirse sorusuna verilen bazı yanıtlar benim de duygularıma tercüman oluyor:
‘Evdeki en küçük çocuk’
Mızmızlanan, sürekli şikâyet, seni babama söyleyeceğim diyen çocuk.
Kuruluş amacı ne kadar idealize olsa da ortaya çıkan analiz rakamları gösteriyor ki CİMER amacından uzaklaşmıştır. Yapılan başvuruların çok büyük bir kısmı sadece şikâyet, şikâyeti destekleyecek kanıta da bilgiye de hatta ve hatta adınızı bildirmenize bile gerek yok.
Zamanında çalıştığım şirketin duvarında kocaman bir tabelaya yazılmış şu anlamlı sözü hatırlatıyor:
‘Şikâyet etme, çözüm üret!’