Kızım 6 buçuk yaşında birinci sınıf öğrencisiyken sınıflarında başkanlık seçimi yapıldı. Oyunu en yakın arkadaşına vermediğini öğrendiğimde nedenini sordum.
‘’O benim en yakın arkadaşım olabilir ama iyi bir sınıf başkanı olacağını düşünmüyorum’’ dedi.
Bunu söyleyen henüz 7 yaşına gelmemiş bir çocuktu. En yakın arkadaşı ile hala en yakın arkadaşlar, 4 yaşından beri, 8 yıldır hala aynı sınıftalar.
Peki bizler nasıl belirliyoruz seçimlerimizi?
Genel seçimlerde, yerel seçimlerde oyumuzu kullanırken gerçekte oy verdiğimiz kişinin o görev için yeterli olup olmamasına mı, farklı kriterlere mi bakıyoruz?
İnsanların önemli konularda karar verirlerken kendilerine sordukları üç sorudan bahseder Prof. Dr. Acar Baltaş;
1. Ben kimim?
2. Bu nasıl bir durum?
3. Benim gibi biri bu durumda ne yapar?
Yani kararlarımız aslında bireysellikten, kendi mantıksal çıkarımlarımızdan çok uzak. Yerel seçimlerde şehrimizin en iyi yönetilmesini kim sağlar?
Kimin projeleri daha iyi?
Kim daha dürüst?
Kim daha çalışkan?
Soruları gündemde olmalıyken yakın hissettiğimiz siyasi parti, bir tanıdığımız olması, tanıdığımızın tanıdığı olması, eşimiz dostumuzun tercihleri belirleyici olabiliyor oylarımızda.
‘Oyum ziyan olmasın’ mantığıyla hareket edeni de çok gördüm, aslında inanıp güvendiği başka bir adayken kazanamayacağına kanaat getirip seçimini başkasından yana kullananlar.
‘Ailece falanca adaya, partiye oy vermeye karar verdik’ diyeni de..
‘Seçimden önce toplanacağız, muhtar kime oy vereceğimizi söyleyecek’ diyeni de, ki bu Türkiye’nin başkent Ankara’da yaşandı.
‘Babam hakkımı helal etmem dedi o adaya vermezsen’ diyeni de.
‘Ben bu partiden başka adaya oy vermem’ diyeni de.
‘O aday bizim tanıdık, yarın öbür gün faydası dokunur’ diyeni de.
Bu insanlar da yakınlıklarını kuralları esnetmek, 3 kat imar verilen binayı 5 kat yapmak gibi ayrıcalıklara kavuştular zamanında. En nihayetinde bir depremle yerle bir oldu ayrıcalıkları.
Demokrasinin gücü tercih yapma özgürlüğüdür. Ancak tercihi yapacaklar olanlar belli bir olgunluğa sahip olmalı. Tercih ettiğimiz şey halka, bize hizmetin kimin vereceği. Bunun ailemizin hakkıyla, annemizin sütüyle, konu komşuyla, etnik kökenle bir alakası yok. Bu hizmeti kim daha iyi yerine getirir buna bakmamız lazım. Kanunları kim tarafsızca uygulayabilir?
Halkın çıkarlarını kim her şeyin üstünde tutabilir?
Oyumuz ziyan olmaz, oy bizim fikrimizdir, oy bizim değerlendirme gücümüzdür, oy inisiyatifimizdir. Seçimler sona erdiğinde yönetimdeki payımız, kul hakkımızdır.
Hiç olmazsa altı buçuk yaşında bir çocuğun yargı gücüne sahip olup en yakın arkadaşımıza değil, işi en yapacak olana verelim oyumuzu.