Allah “Ahseni Takvim” diye tanımladığı “en güzel yaratılış” sahibi varlıktır insan.

Melekler gün ah işleme melekeleri olmadığı için, insan Allah’a itaatıyla meleklerden de üstün olabilen varlık. Tüm varlıkları kontrolüne alan ve tüm varlıkları kendi hizmetinde kullanan yaratılmışların en gelişmişi.

Ama aynı insan, adilikte, hıyanette, itaatsizlikte, batıl cephesinde yer alıp günahlara dalmada varlıkları en aşağısı “Esfele safilin” de olabilen varlık.

Dün milletleri birbirinden ayıran nitelikler vardı. İnancı, kıyafetleri, edebiyatı, sanatı, gelenek – görenekleri, adetleri vs. vardı. Bu özelliklerle bir insanlar bir gün dolaştığınızda hakkında bir karar verilebilirdi.

Bugün global dünya derken, dünyayı tek tipleştirmeye çalışanlar, aslında tüm canlıları ve insanlığı kendi hizmetlerine amade edebilecek bir dizayn yapıyorlar. Bu düzenlemede tüm insanlığın değerleri, inancı, adetleri vs. her şeyi aynı olacak, Allah’a itaat yerine süper güce amade olacak bir tür geliştiriliyor. Tamamen materyalist, yani maddeci, çıkarcı, bencil, değerleri, ahlakı olmayan bir insan tipi.

Bu tipoloji de hayata geçirilmiş genel olarak. Özel direnci olmayan veya direnç gösteremeyen toplum veya bireyler ciddi dönüşüme uğradılar. Bundan biz de ülke olarak nasibimizi aldık.

Daha önce dünyanın değişik bölgelerinde aynı olayları yaşasak da 350 küsur gün oldu bir Filistin ve İsrail olayı yaşıyoruz. Burada öz topraklarında yaşayan insanlar evlerinden ediliyor. Evleri ağır bombalarla bir daha tamir olmayacak şekilde yıkılıyor. Çocuk, kadın, yaşlı demeden herkes bombalanıp öldürülüyor. Aç kalıyorlar, elbisesiz, barınaksız, eğitimsiz, sağlıksız kısaca tüm hizmetlerden mahrum kalan bir millet var. 40 bin üzerinde sivil insan öldürülüyor.

Ne Müslümanı, ne Hindu’su, ne batılısı ne bir başka yetkiliden ses çıkmazken, tersine açık destek olanların da olduğunu görüyoruz. Böyle bir katliam, bu devirde nasıl böyle sessizlik veya destekle karşılanır?

Bu kişiler insan değil mi?

Yeri geldiğinde, sokaktaki köpekler, kediler için ulusal gösteriler ve refleksler veren insan müsveddeleri, bu kadar büyük insanlık travması için bir cümle bile söylememeleri nasıl izah edilebilir. Filistin halkını sevmeseniz bile, orada sokaklarda yaşayan kedi, köpek, uçan kuşlar, çevredeki ağaçlar, bitkiler var. Bunlarda yerle bir ediliyor tonlarca bombalarla. Nasıl bu büyük vahşet karşısında susmayı başarabiliyorlar. Hatta susma bile değil, destek oluyor, silah veriyor, asker gönderiyor, ekonomik destek oluyorlar.

350 günden uzun bir zaman, her gün TV haberlerinde konu olan bu olayları hiç duymuyor gibi davranıp, eğlence yerlerinde içen- eğlenenler, deniz kenarında, tatil yerlerinde, lüks lokantalarda yer- içer, eğlenirken boğazında düğümlenen ufacık bir kırıntı olmaz mı insanlık namına?

Bunların beyinleri iğdiş edilmiş, tefekküre kapalı, düşünmeye fırsat bulamadan birilerinin kontrolünde idare edilen akıl, materyalizmin canavarının kucağına oturmuş bu kafalar serseri mayına dönüşmüşlerdir.

Bu nedenle ülkemizde gördüğümüz bu olumsuz tablo dünyanın farlı ülkelerinde de görülmektedir. Hatta az gelişmiş ve gelişmemiş ülkelerde insani hissiyatların daha önde olduğunu görüyoruz. Beyinleri istila edilmiş bu insan güruhunu rehin alan batı, bunları istediği şekilde konsolide etmeyi de başarıyorlar.

Evet hayvanlara, bitkilere, çevre düzenine çok önem vereceğiz. Ama asıl bu taleplerimiz insana hizmet için olmalıdır. İnsanların mağduriyetlerini gidermeye yönelik olmalıdır. Kısaca insan olabilmek için önce insana hizmet edilmeli, engel olanlara fırsat verilmediği gün kaliteli insan olma adayı olabiliriz, bunu unutmamak lazım.