Cehaletin okumakla ilgisi yok malum. İnsan olmakla ilgisi var. İmanın esaslarını ve özellikle de kaderi anlama ve yorumlama hususunda ciddi sıkıntılarımız olduğu kanaatimi zaman zaman sizlerle paylaşmıştım. Gelin görün ki problem kısa vadede halledilecek gibi değil. Çünkü konu inanç meselesi. Sağlıklı bilgi, doğru kaynak ve titiz bir inşa süreci ile ilgili. Neyse detaylar bu yazımızın konusu değil.
Korona’nın yayılmasını önlemek için herkesin topluca bir arada olduğu Cuma namazının kılınmamasına tepki göstererek cami kapısı tekmeleyenle, Boğaz’da temiz hava yürüyüşüne çıkan, eğitimli, doktoralı birinin arasında pek fark yok. Camide imamla tartışıp artistlik yapanla, güneş gözlüklerini takıp sahilde tur atan şuursuz arasında da fark yok.
“Tedbire ne gerek var? Hatta tedbirin takdire ne faydası var? İkisi de Allahtan değil mi? Ne yaparsak yapalım ölmeyecek miyiz? Ben korkmuyorum” diyen kafayla da uğraşmanız gerekecek. Çünkü İslam dünyası bu kaderci kafadan çok çekti, başı hiç beladan kurtulmadı.
Tedbir “Sünnetullahtır” tedbir Allah’ın takdirinden ayrı bir şey değildir demiştim bir önceki yazımda. Ancak ciddi bir direnç ve çok etkili bir fikri damar var bu konuda. Aşmanız neredeyse imkansız. İzah etmeniz işe yaramıyor. “Cihat” ettiğini sanıyor cami kapısı tekmelemekle. “Ölürsem böyle öleyim yaşadım yaşayacağım kadar ”diyen vatandaş, ailesinin, sevdiklerinin, komşularının hayatını tehlikeye atmayı göze alacak kadar sorumsuz davranmayı iman zannediyor.
Özellikle inanç alanında sahih ve doğru bilginin önemi bir defa daha ortaya çıkmış görünüyor. Umarım ders alırız.
Son günlerde korona nedeniyle vefat edenlerin cenazelerinin nasıl kaldırıldığı konusunu da merak ettim araştırdım.
Korana’dan ölenlerin cenazeleri yıkanmıyor bile. Beyaz kefene de sarılmıyor.
Ceset torbası veya bir naylon içine konup her tarafı sıkıca kapatıldıktan sonra normal cenaze töreni bile yapılmadan, mezar başındaki küçük bir dini törenden sonra özel giysili görevliler tarafından normalden daha derin açılmış mezarlara gömülüyor.
Ölen ölüyor ama acısı kalanlarda yaşanıyor.
Ey Harici kafa, Çakma mücahit(!)
Ey “evde canım sıkıldı çıktım. Yaptım bir cahillik” demek yerine “Ölürsem şehit kalırsam gaziyim” diyen sorumsuz şövalye amcam.
Kaderi kafasına göre yorumlayıp, canının istediği gibi davranmayı ”takdir neyse o olur”cümlesiyle izaha kalkan “zır cehalet” mezhebinin(!) müntesibi kardeşim. Bu işin şakası yok, bilesiniz.