Yüzümüz kimliğimiz…

Maskeyle çevrelendiğinde bakın nasılda nötrleşti yüzlerimiz.

Çirkinliği güzelliği yüzümüzün ifade çizgilerini nasılda örtüverdi birden.

Tanımakta zorluk çektiklerimiz

Tanıyamadıklarımız

Tanınmadığımız maskeli zamanlar…

Gözlerden okuyamaya çalıştığımız niyetler.

Zira gözler kalbin aynası değil mi?

Yürüyen insanlar.

Belirsizlik kaplanmış yüzler…

Mimiklerini, gülmelerini, ağlamalarını, hüzünlerini, sevinçlerini anlayamadığımız yüzler…

İncecik bir maskenin ardında kalmak…

Donuk yüzler, soluk yüzler

Kim bilir o maskenin altında neler gizler.

Seslerimiz yüz ifademizin işini görür mü acaba?

Yerini tutar mı?

Şimdilik hayatı sesler ve işaretler üzerinden yaşayacağız

Birbirimizin yüzüne bakmayı özleyene kadar…

Yalan dünya mı? Fani dünya mı?

“Bilirim seni yalan dünyasın

Evliyaları alan dünyasın”

“Yalancı dünyaya konup göçenler

Ne söylerler ne bir haber verirler

Üzerinde türlü otlar bitenler

Ne söylerler ne bir haber verirler”

Kimi Sufiler, şairler, dünyanın “faniliğini” yalan kelimesiyle ifade etmişler. Dünyaya yüz çevirmeyi, önemsiz saymayı ve ahiretin önemine vurgu yapmayı, belki de bu şekil abartılı bir ifade ile izah etmiş olabilirler.

Halk arasında da şöhret bulmuş tanıdık bir deyimdir bu.

Kulağımıza çalınır zaman zaman.

Ancak yalan, gerçeğin zıttı olan demektir.

Hatta var olmayan demektir.

Fani ise, baki olanın zıttıdır.

Gerçektir, ama geçicidir.

Dünyaya nispetle önemsiz değildir, ama kısadır.

Ve Dünya tarladır.

Ahiret bu geçici gerçek zeminde kazanılacak veya kaybedilecektir.

Dünya sebeptir ahiret ise sonuç.

Kendisi yalan olanın sonuçları için ne diyeceğiz?

Tarla yalansa ürünü nasıl izah edeceğiz?

Eylem yalansa ödülü nasıl gerçek olabilir?

O halde bileceğiz ki, Dünya yalan değildir

Dünya fanidir.

Bel bağlamaya gelmeyen bir gerçektir.

“Mallar ve evlatlar, dünya hayatının süsüdür. Baki kalacak salih ameller ise, Rabbinin katında, sevap olarak da ümit olarak da daha hayırlıdır.”(kehf/46)

Velhasıl, Fani dünya kavramı da anlam kaymasına uğramış ve yalan dünyaya dönüşmüştür.

Akıl tutulması

Bir sahteliği farklı gerekçelerle meşru göstermek mümkün değil elbet.

İnsanların dini inançlarını istismar ederek, onları maddi manevi sömürerek semirmiş olanlara bu köşede defalarca vurgu yaptım.

Körü körüne, kapısına adeta kul köle olduklarının istismarıyla yüz yüze gelmiş samimi insanların, nasıl bir akıl tutulması yaşadıklarını izahtan acizim.

Duyduklarınızı, okuduklarınızı, inanç dünyanızda izah etmekte zorlanıyorsunuz değil mi?

Evliyalık mehdilik iddiası bir yana,

Nefsi tezkiye etmenin faziletlerinden dem vuranların

En rezil işlerin içinde nasıl debelendiklerini cümle âlem biliyor.

Dünya nimetlerine sırt çevirmeyi emredenlerin

İçlerinde nasıl bir dünya taşıdıklarına şahit oluyoruz.

Allah şerlerinden muhafaza buyursun.