Uygarlıkları helake götüren şey düşünce farklılıkları düşünce tarzları ve inançları değildir.
Zulümden dolayı helak edildiler.
Allah’ın fıtratına müdahale zulmü için.
Ölçüde tartıda haksızlık yaptıkları için.
Velhasıl, Ahlaki çöküş, helakin de sebebi olmuştur.
Şunu bilelim ki helakin sebebi insanların tercihleridir.
Uhud savaşı günü bu başımıza nereden geldi diyen Müslümanlara verilen “Kendi yüzünüzden ”cevabı kıyamete kadar bir ibret levhası olarak kalmaya devam edecektir. (Ali İmran 165)
Helakin en kötüsü ise kişinin yaşadığı şeyin bir helak olduğunu anlamamasıdır.
Şekli muhtevanın önüne geçirerek
İç dünyamızın tanzimini ihmal ederek.
Vicdanımızı değer üretemez hale getirerek
Hakkımızdaki hüküm ile ilgili olan tercihimizi de yapmış sayılırız.
Bu anlamda İbadetimiz ahlakımızın kemaline sebep olmuyorsa gösterişin konusu olur.
Yük olur. Yorgunluk olur.
Bayram ve Cuma namazlarındaki yoğunluğu dindarlık için istatistik konusu yaparız ama
Öyle değildir.
Dindarlık, hissedilen huzurdur, mutluluktur aslında.
Saygı, sevgi ve güvendir aynı zamanda.
Hak ve hukuk tanımaktır.
Dürüstçe davranmaktır.
Beni çarpıp dolandıran kişiyle aynı safta namaz kılmışlığım vardır mesela.
Namazına secdesine olan itimadımı çarçur edeceğini nereden bilebilirdim.
Bu anlamda ciddi kırılma noktalarından biride Müslümanların birbirlerine reva gördükleri haksızlıklardır.
Ne yazık ki bu durum, toplumsal huzur ve güveni tehdit eden bir özellik arz eder.