İnsanı ayakta tutan kudretli güçler vardır. Yaşamak için yaşamak gibi veya yaşama dört elle sarılmak gibi. İnançlarını yitirir, sadece yaşamak için yaşarsan, sol yanında hissettiğin her duygu söner. Ateş olmadan küle dönebilmek gibidir bazı duygular.
İnancını yitirdiğin, ön yargı gözlüklerini takarak baktığın noktada, hayat tökezletir birçok şeyde. Yolunu aydınlatan ışığın rengi değişir ya da söner. Rotan ters yöne işler. Sağlam sevgini, sağlam inancınla harmanlayıp baktığında hayata, yeşil ışıklar art arda yanacaktır gönlünde.
Her şey insanın kendisini tanıması ve sevmesiyle başlar. Kendisine inanmasıyla dallanır budaklanır tüm güzel eylemler. En başta sevgiye inanmak, kendine inanmak sözün özü gönlüne inanmak gerek bu hayatta. Çünkü insan, inandıklarıyla kazanır ya da kaybeder.
Kazandığımız noktada gönlümüz şen olur da kaybettiğimiz noktalarda hep bir hüzün bulutları kaplar içimizi. Sessiz sessiz ilerler yüreğimizden benliğimize, hafiften sızlar gönlümüz hüzünlerle.
Belki bir su damlası kadar huzur yetecektir hüznümüzü serinletmeye... Yüreğimizin en alımlı köşesinde beklettiğimiz umutlar, can verip, huzura boyayacaktır hüzünlerimizi…