Yalova’da yaşıyoruz. Marmara’nın kıyısında, doğasıyla, termaliyle, İstanbul’a yakınlığıyla “şanslı” gibi görünen bu güzel şehirde…

Ama ne yazık ki bu şans, ne yöneticiler tarafından değer görüyor ne de hak ettiği hizmeti alıyor.

Yalova yıllardır sahipsiz. Bir türlü köklü çözümlerle yüzleşemeyen, sürekli ertelenen, ötelenen bir şehir. Üstelik bu durum her geçen gün daha da kanıksanıyor. Kimse artık “Bu şehir neden gelişmiyor?” diye sormuyor bile.

Trafik çileye dönüştü

Her geçen yıl büyüyen nüfus, artan araç sayısı ve sıfır planlama. Şehir içi trafiği artık çekilmez durumda. Üstelik toplu taşıma yetersiz, otopark yok denecek kadar az. Ama her seçim öncesi “trafik çözülecek” vaadi duyuyoruz. Sonuç? Kocaman bir sessizlik.

Altyapı sorunu kronikleşti

Yağmur yağsa yollar göl. Kanalizasyon çöker, asfalt sökülür, sokaklar çamura döner. Bunlar artık Yalova’nın günlük rutinleri haline geldi. Koca bir şehir, sanki geçici bir köy düzeninde yaşıyor.

Gençler nereye gidiyor?

Gençler bu şehirde hayal kuramıyor. Çünkü iş yok. Ne doğru dürüst bir sanayi, ne tarım politikası, ne de turizmi harekete geçirecek yatırımlar var. Yalova, genç nüfusunu büyük kentlere göndermekten başka bir şey yapmıyor.

Kültür, sanat, spor nerede?

Yalova’da bir tiyatro salonu var mı? Kalıcı kültürel etkinlikler? Gençleri sanata, spora yönlendirecek alanlar? Yok... Varsa da göstermelik. Bu şehirde üretim değil, sadece “etkinlik” yapılır hale geldi. O da yılda birkaç kere, afişlik işler.

Sahip çıkan var mı?

Belki de Yalova’nın kozmopolit yapısı, bu sahipsizliği perçinliyor. Herkes başka bir yerden geldiği için kimse “bizim şehrimiz” demiyor. Ama bu durum, sorumluluk almamayı, ilgisizliği ve vurdumduymazlığı mazur göstermez.

Bu şehre inanalım

Yalova, günü kurtaran makyajlarla değil, uzun vadeli planlarla ayağa kalkmalı. Liyakate dayalı kadrolar, halkın söz hakkı, katılımcı belediyecilik, şeffaf yönetim anlayışı şart. Bu şehir hâlâ kurtarılabilir. Ama önce inanmamız, sonra sahip çıkmamız gerekiyor.

Unutmayalım: Bir şehir, kendine sahip çıkmayanlara küser.