İnsan yüreğine ön yargılar öldürmüştür bazen. Hani tesadüfen dinlediğiniz bir şarkının sonuna kadar beklemeden kapatmak gibi. Kapatırız dinlemeden sonra bir şekilde yeniden kulağımıza çarpar o şarkı. İşte ruh halimiz bu ya bu defa bir şans veririz şarkıya sonuna kadar dinleriz. Müziği bir yerde değişmeye başlar ve şarkı en sevdiğimiz şarkı halini alabilir.
İnsanlara olan yaklaşımımızı da buna benzetiyorum. Bir insana ön yargı duvarı örüp, zamanla tanıdıkça duvarlarımız yıkılır. Ve bir yerden sonra çok sevdiğiniz insan olabilir. Belki sosyal çevremizde, belki özel hayatımızda mutlaka yaşamışızdır. Karşımızdaki insandan ziyade önce kendimize şans verip ön yargı canavarından kurtulmamız gerektiğini düşünüyorum.
Hayatta ön yargı gözlüklerini takıp yürüdüğümüz sürece, yüreklerimize bir el dokunmaz. İçten içe tedirginlik kuşatır benliğimizi. Sonrasında pişmanlık duyacağımız durumlar oluşabilir. Takdir edersiniz ki hayat akarken, zamanı da peşinden sürüklüyor.
Gönlümüz bir şeylere ikna olunca bazı fırsatlar kaçmış olabilir. Hayat bize bonkör davranıp her zaman bir şans verirken, biz ön yargılarımızın esiri olup hayatı ellerimizin arasından kayıp düşürmeyelim. Zihninizden uğurlayalım sıkışıp kaldığımız ön yargılarınızı...
Yaşamı daha kolay hale getirmek bizim elimizde. Bazen zihnimizi arındırmak gerekiyor. Arınmış zihinlere güzellikler daha kolay akıyor.
Ömür rotana yön verebilirsin ama gönül rotana yön vermek zordur...
Duygularının vizyonu geniş olursa, gönlün geniş demektir.
Bir mandala kıstırmış gibi asılı bırakma hislerini...