Hayata karşı, yüreğine karşı, duygularına karşı ve en önemlisi kendine karşı.

Savrulan duygular yaşarız çünkü vaktiyle.

Hayat bize bir şeyler anlatır. Olabildiğince derin ve olabildiğince sığ duygulara değinir.

Senin duyarlılığın karşısında o bildiğini okumaya ve bildiğini anlatmaya devam edecektir.

Hayatın hiç susmaksızın anlattıklarına kulak tıkarsın bazen. Yaşaman gerekenler önüne serildiğinde, sana göz kırpan güzellikleri seçip yoluna devam etmek senin elinde.

Fakat şu var: Hayat her zaman seçme şansı vermez bize...

Ömürlük rotada her şey bize akar. Biz bazı şeyleri seçerken, bazı şeyler de bizi seçer...

Yön verebilirsin bazı şeylere fakat bazen de yol vermen gerekiyordur yakından bağ kuramadığın düşüncelerine. Düşüncelerini, yerleştirirken duygularının dergahına, rotanı belirleyemez olursun bazen. Benliğinin odak noktasındaki vicdanın, sağ duyun, şefkatin ve hoşgörün yol gösterici ışığın olarak seyreder yaşamında...

Birer birer tutunursun her birine... En zorda kaldığın anlarda vicdanının sesini dinlersin mesela...

Şefkatine ruhunu yasladığında bazen en sadık dostunun kendin olduğunu anlarsın. Yüreğini kımıldatan bir rüzgâr estiğinde hayattan benliğine, duygularını takınıp hayatın rüzgarına kapılıp gidersin...

Rüzgârın kuvvetli esintinde sana destek olacak olan yine sağlam hislerin...

Bu yüzden her daim hislerini sağlam kurmalı insan.