Yalova’nın hatta Türkiye’nin son on yıldır sürekli bir ivme ile yükselen problemi işsizlik değildir. Hatta daha ilerisi çalışacak eleman yokluğudur. Benim kişisel iddiam ise iş beğenmemek, çalışmayı sevememek, tembelliği ve çalışmadan para kazanmak gibi bir saçma isteğin Z kuşağı dediğimiz bu kuşak tarafından hedef haline getirildiğidir.

Tabi bu hali pür melalimiz nicedir ülkenin gündeminde gelgitler halinde bir görülüp bir yok oluyor, ancak gelecek hatta belki de çok kısa gelecekte top 10 listesi içine girecektir. Çükü çalışacak kimse kalmayınca, demeyelim de yeterli çalışan, özelde yeterli kalifiye ahlaklı dürüst çalışan kalmayınca her şey daha güzel olmayacak. Üretim yeterli olmayınca o günlerde bu günkü halimize şükürler edeceğiz.

Peki nasıl oldu da nereden buralara geldik acaba?

Hani biz daha 30-40 yıl öncesini dün gibi hatırlıyorum. Çalışmak erdemli bir şeydi, namusu ile meslek erbabı, zanaatkar olup helalinden ekmeğini kazanmadan daha kutsal ne olabilirdi ki. Doğru yapılan, namuslu ekmek kazanılan her iş değerliydi ve çalışan kişi aynı zamanda ibadet de edendi. Hadisi şerifte ‘çalışmak ibadettir’ demiyor muydu?

Peki ne oldu da bu hale geldik?

Nasıl oldu da meslek sahibi olup kirlenen eller ile temiz namuslu helal para kazanmak ideali yerini çalışmadan kolaydan para kazanmak işini bilmek aldı. Nasıl oldu da zanaatkarlık, çalışmak hakir görülür bir durum oldu?

Ne oldu da herkes sadece para kazanmak derdine düştü ve para kazanmanın her yolu mübah oldu?

Bir zamanlar “Çalışkanlığın abartılmış bir erdem olduğuna inanan Bertnard Russell, sıradan bir insanın çalışma süresinin büyük ölçüde azaltılması gerektiğini savundu. Paul Western’e göre, ‘aylaklık’ kavramı hak ettiği değeri görmüyordu.” ama onlar çokça hayalci ve daha ütopik felsefeler ortaya koydular aslında.

Sanıyorum uzunca bir süredir herkesin oğlu prens, kızı prenses olarak yetiştirildiği içindir bu hallerimiz. ‘Ben çektim çocuklarım çekmesin’ diye hemen her şeyi kolayca hak etmeden fazlası ile çocuklarımıza verdiğimiz içindir. Çalışmadan yaşamayı biz öğrettiğimiz içindir çocuklarımıza, son yıllarda kimse çocuğuna çıraklığı yakıştırmadığı içindir, ya da kimsenin çocuğu okul ara tatillerinde çalışmayıp yan gelip yatıp sanal alemde tur yapıp durduğu içindir.

Hepimizin hayali; mühendis, doktor anne babası olup göğsümüzün kabarmasıdır. Peki tabi ne güzel herkes beyaz yakalı olsun, herkes klimalı masalarda günde 4 saat çalışsın. Peki bu nasıl olacak?

Onca iş, onca ürün, onca üretim nasıl gerçekleşecek. Her şeyi sanal alemdeki gibi tek tuşla yapamıyoruz maalesef.

Teknoloji her şeyi bizim yerimize yapan sanal zekalı robotlar ya da klonlar da yapamadığına göre, çözüm de ufukta gözükmüyor demektir. Bence ufukta gözüken çok daha büyük problemler, çok daha büyük sorunlardır.

Sadece Yalova özelinde değil, tüm ülke genelinde çok ama çok ciddi problemler bizleri bekliyor olacak. Biz buna hazırlıklı değiliz. Nasıl ki deprem gelecek ama ne yazık ki Yalova hazır değil ise işte bu çalışacak yeterli kalifiye ahlaklı kişi eksikliğine de hazırlıklı değiliz.

Çalışmak ve iyilik etmek, Tanrının bize öyle bir ihsanıdır ki; seven ve mutsuz olan kalplerde aşkın yerini tutar. Goethe

Çalışmak, bizi şu üç beladan kurtarır; can sıkıntısı, kötü alışkanlıklar ve yoksulluk.

Voltaire