Dünyada umduğunu bulmayanların umudu hep cennettedir, mutluluğu, huzuru, sağlığı ve hatta adaleti hep ölümden sonraya bırakırız. Çünkü en doğru hesabı Yüce Allah’ın göreceğine inancımız tamdır, çünkü dünyada hep adaletsizlik ve hakkını alamamak da vardır. Ya da başkalarının haksız adaletsizliklerine karşı bir şey yapamamanın çaresizliği içinde umudumuz cennete bırakırız.
Şimdi bir masal üzerine konuşalım istiyorum, prens ve prenseslerin olmadığı bir masal ancak bu, masalımızda mutlu son da var ama kime?
Diyelim ki imar izni olmayan yapılaşma izni verilmemiş bir araziniz var ve siz buraya birkaç villa yapacak ve onları da satacaksınız bu mümkün mü ?
Kime göre neye göre olduğu ya da sizin kim olduğunuza ve nasıl siyasi- bürokratik bağlantılarınız olduğuna göre değişir.
Diyelim ki yapılaşma izni olmayan bir araziye villalar yapıyorsunuz, yapmaya başladınız bu arada tüm araziler uydudan kontrol ediliyor eğer bir yapılaşma görülürse hemen müdahale edilir ve durdurulur hatta hemen ceza kesilir ya da yıkım yapılır. Bu arazi orman arazilerine ya da köy arazilerine yakınsa hemen müdahale edilir, hatta bölgeye diğer kolluk kuvvetleri de müdahale eder. Diyelim ki uydudan görülmediniz villaları yapıyorsunuz, bu villaların projesini bir mimara çizdirmeniz lazım. Mimarın imar izni olmayan bir arazi için proje çizmesi doğru mu?
Ya da inşaat mühendisinin statik proje yapması ya da diğer projelerin çizilmesi nasıl yapılabiliyor. Diyelim ki hepsini yaptınız ve inşaata başladınız, yapı izni olmayan bir inşaata nasıl tonlarca beton alabiliyorsunuz, çünkü benim bildiğim yapı izniniz olmadan hiçbir beton üreticisinden hazır beton alamazsınız. Ama siz hepsini bir şekilde kitabına uyduracak kıvrak zekaya ve gerekli yerlerde ciddi torpillere sahip birisiniz, hepsini yaptınız ama siz bunları satacak ve tapu vereceksiniz. Yani iskan almanız yapı kullanım izni almanız gerek bunu nasıl yapacaksınız?
O da kolay aslında imar affı, kaçak yapı affı vb. bekleyeceksiniz sonra cezanızı ödeyeceksiniz ardından yapınız için ödemeleri yaptınız ama yine olmuyor. Bu kez de o yerin imar planlarına işlenmesi gerek değil mi?
Bunu yapmanın bir çok yolu var herhalde yani hepsi kıvrak zeka ve gerekli üst düzey tanıdıklar ile bir şekilde kılıfına uydurulup yapılabiliyor.
Benim bu bahsettiğim kendi şahsi tapulu tarla ya da tarım arazisine birkaç villa yaparsanız olabilecekler. Ya bir de siz devlet – kamu arazisine ( Hazine, milli emlak, orman vb.) kaçak yapılar yapmış olsanız nasıl işin içinde çıkacaksınız.
Gördük ki o da kolaymış. Yol aynı, siz bir şekilde villalarınızı yapın, önemli birkaç büyük kişiye satın ya da bir iki hediye verin, sonra cezaları ödeyin kıvrak zekanızı büyük mevkilerde tanıdıkları kullanın oraya imar çıkartın ancak daha işiniz bitmedi bir de o yerin sizin olması lazım. Hani hatırlayın siz o villaları kamu arazisine yapmıştınız. Yerin sizin olması için özel bir işlem ile orayı size has bir proje ile ihale ya da kişi bazlı satışa çıkarıp devletin belirlediği rayiç bedelden satın alın ki bu bedel çok çok uygun bir bedel olacak.
Masalımız mutlu sonla bitiyor. Artık her şey tamam. ‘Onlar çıkmış kerevetine’ diyelim ve cennette buluşalım.
Masal bu ya hep güzel bitiyor işte. Tabi ki bu güzel son herkes için olmayabilir. Kimileri için mutlu kimilerinin umudu cennete kalır. Bu dünyada cennet gibi nimetlerden faydalanmak için, mütedeyyin, kıvrak zekalı, çok takvalı ve çok çok harika önemli yerlerde dostlarınız olmalı.
Her toplumda yönetim kimde ise, güçlü odur. Her yönetim, kanunlarını işine geldiği gibi koyar. Demokratlar, demokratlığa uygun kanunlar, zorbalar zorbalığa uygun kanunlar, ötekiler de öyle…
Bu kanunları koyarken kendi işlerine gelen şeylerin, yönetilenler için de doğru olduğunu söylerler, kendi işlerine geleneklerden ayrılanları da kanuna, doğruluğa aykırı diye cezalandırırlar…
Doğruluk her yerde birdir; yönetenin işine gelendir. Güç de yönetende olduğuna göre, düşünmesini bilen her adam bundan şu sonuca varır: Doğruluk güçlünün işine gelendir.
Eflatun “Cennetlikler üç gruptur. Bunlar: Âdil ve başarılı devlet başkanı, yakınlarına ve Müslümanlara karşı merhametli ve yufka yürekli olan kişi. Ailesi kalabalık olduğu halde haram kazançtan sakınıp kimseden bir şey istemeyen adamdır.” (Hadis-i şerif)