Çocuklarınıza lütfen "tembel, çok inatçısın, seni sakar, yine mi şımardın, hep böyle şımarıksın" gibi olumsuz sıfatlar kullanmayınız. Bu şekilde hitap edilen, yetiştirilen çocukların davranışları da aynı bu yönde eğilim gösterebilir...
Çocukların muhteşem bir dünyası vardır ve onların bu muhteşem dünyasında baş kahramanlar anneleri ve babalarıdır. Onu koruyan, kollayan, güven veren ihtiyaçlarını karşılayan sağlıklı bir şekilde büyümeleri için de elinden geleni yapan o büyük kahramanlar dünyada en değerli varlıklarınız çocuklar!
Durum bu kadar güzelken her şeye rağmen çocuklarla aranızda bir takım çatışmalar, çekişmeler gerçekleşebilmektedir.
Çocuklarınızı yaftalamayın. Neden biliyor musunuz?
Örneğin inatçı kişilik ve davranış sergileyen bir çocuk aslında tam tersine savunmasız halinin yansımasıdır. O inatçı çocuk tam olarak sizden güzel bir söz, sevgi, şefkat, anlayış bekler.
Çocuklarımızın boyuna bir inelim bakalım dünya nasıl gözüküyor. Alice Harikalar diyarındaki gibi olabilir mi?
Bakınız; "Çocuğunuza görürsün sen, seni terk edeceğim, sana dayanamıyorum. Yahut seni sevmiyorum" gibi onun olumsuz davranışlarının karşılığı sevgi ile ölçekli olmamalıdır. Her koşulda sevginizi hissettirmeli ancak hangi davranışlarını onaylayıp onaylamadığınızı doğru aktarmalısınız. Yine çocuklarımıza "Sen çok yeteneksizsin bak komşunun oğlu Ahmet ne kadar da yetenekli, ne kadar da çalışkan, abin senden daha çalışkan" gibi karşılaştırmalardan kaçınınız.
"Hadi yemeğini ye eğer yemezsen yemeklerini başka çocuklara veririm, yapmıyor musun ödevini tamam polis amca şimdi gelip seni götürecek. Hadi dişini yaptır yoksa bekçi ıslığını çala çala geliyor. Sen benim sözümü dinlemiyor musun? O zaman hastaneye gidiyoruz yürü çabuk doktor sana iğne yapacak"
İnanın bu sözlerin birkaçı size peş peşe sıralansa, bu yaşta bile korkar travma geçirebilirsiniz.
Bazen de korkmasın diye "korkma bir şey olmayacak" demek çok sağlıklı olmayabilir. Çünkü korkmak da normal bir duygudur. Öfkelenmek gibi, duygulanmak gibi önemli olan o duyguların nasıl yönetileceğidir.
"Söyle bakalım bana Ayşe anneni mi daha çok seviyorsun babanı mı?"
Ya da "Ahmet sen Anneanneni mi çok seviyorsun babaanneni mi?
Halanı mı teyzeni mi?" Lütfen sevgi de karşılaştırma yapmayınız.
Dünyada eşi benzeri olmayan bir duygu analık babalık peki bu muhteşem eşsiz benzersiz duygu yavrularımızla konuşurken doğru cümleler sarf ediyor muyuz, yoksa konuşayım derken onları tepeden tırnağa kırıp yok mu ediyoruz?
Onlara hitaplarımız neden bu kadar önemli hiç bunu düşündük mü?
Anne baba olduğumuz ilk günden itibaren yaptıklarımız yaklaşımlarımız söylemlerimiz çocuğun gelişiminde karakterinde olumlu ya da olumsuz izler bırakmaktadır.
Ebeveynlik aşamasında en kıymetlimiz olan çocuklarımıza yetiştirirken bilinçli hareket etmeliyiz. Çocuk yetiştirme şansa bırakılmamalıdır.
"Bak arkadaşın Lale senin gibi mi yapıyor? Ben sana söylemiştim" gibi uyarmak istediğiniz duyguyu tehlikeli tehditlerle sonuçlandırmayınız.
"Zaten neyi beceriyorsun ki..." Demeyiniz.
Mesela çocuğunuza düştüğünde; "bir şey yok bak gayet iyisin!" demek "canım acıyor ve annem beni anlamıyor diye düşünmesine sebep olur. Söylenmesi gereken şey şudur; "biliyorum ki şu anda "Canın acıyor ama sabırlı olursan gerçekten geçecek." Bu cümle ona şefkatinizi geçirecek, güven verecektir.
Yine bir başka örnek verecek olursak "dur yardım edeyim" dediğinizde aslında çocuğunuza şu mesajı veriyorsunuz; "sen tek başına yapamazsın. Bu nedenle sana ben yardım etmeliyim".
Bu cümlenin yerine bırakalım biraz döküp, biraz da saçsın ama denesin.
Ayrıca çocuklara tehdit yerine onları teşvik etmeliyiz.
Sade, sevgi dolu ve sabırlı kalın.
Hoşça kalın...