"Bugün sen çok gençsin, yavrum
Hayat ümit, neşe dolu
Mutlu günler vadediyor
Sana yıllar ömür boyu
Doğarken ağladı insan...
Ne yalnızlık ne de yalan
Üzmesin seni
Doğarken ağladı insan
Bu son olsun, bu son
Doğarken ağladı insan
Bu son olsun, bu son"
Bir tek kelimede gülümsersin, günlerce gülersin de bir tek bir kelimeye yeri gelir günlerce ağlarsın.
Halbuki ölümlüdür insan...
Bunu bile bile nasıl günlerce ağlarsın!
Kendini üzersin?
Değer mi? der iç sesin. Cevabını bile bile ne diye ağlarsın!
Dün nefes alan bugün yok!
Sabah gördüğün akşam yok!
Bugün konuştuklarımız yok! Bir varsın bir yoksun! Neden ölmeyecekmiş gibi yaşarsın!
Yaratılışımız mı böyle?
Yoksa öğretilerle mi böyle olduk?
İnsan insan insan...
İnsan ne diye ağlarsın?
İnsan bir dert görmeye görsün? Bugün ağladığına yarın hayıflanırsın.
Biri diğerininkine der ki bu senin ki dert mi?
Öteki ona der ki buna ağlanır m?
Ama gel gör ki herkes kendi derdine ağlar. Herkes çektiğini bilir. Birinin çilesi ötekine hikaye gelir.
İnsan hayatında olmayanı her şey sanıyor.
Aşkın kökenindeki duygu eksiksiz adanmışlık duygusudur. Bu adanmışlık ne iyiliktir, ne özveridir, yalnızca kendini karşılıksız bırakıştır. Aşkın dışında mutlak adanmışlık yoktur. İnsan yalnızca aşkta kendini sürüklenmeye bırakır.
Sigmund Freud; aşkı, “Anneden ayrışmanın yarattığı boşluktan önceki bir olma evresinin yeniden inşası” olarak tanımlar. Dolayısıyla aşık olduğumuzda, aslında bebekliğimizde annemizle yaşadığımız ilişkiyi yeniden sahneleriz. Ötekine bebeğin annesine bağlandığı gibi bağlanırız. O olmasa, ölecekmişiz gibi.
Haftaya konumuz "aşk"...
Aşk gerçekten var mı?
Aşk bilimsel midir?
Aşk uzun ömürlü müdür?
Neler aşktır?
Aşk nelere hissedilir?
Aşk hep hak edene mi duyulur?
Aşk hak etmek midir?
Emek midir?
Aşk ve sevgi arasında ki fark nedir?
Aşık Veysel Ne güzel söylemiş;
"Güzelliğin on par'etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulaman
Gönlümdeki köşk olmasa"...
Asıl olan bendeki sevgidir, diyor Aşık...
Önemli olan bendeki sevgidir. Senin güzelliğin zaten göreceli bir kavramdır. Senin güzelliğini yücelten benim sana beslediğim sevgidir, aşktır. Diyor.
Eder mi?
Bu duyguları yaşattığına göre eder?
Etmez mi?