Marmara Bölgesi ve özellikle Yalova – Sakarya Kocaeli ve çevresi çok önemli bir deprem bölgesidir. En son 17 Ağustos 1999 depremi çok büyük bir felaket olarak hafızalarda durmaktadır. Deprem ile beraber sadece yıkım değil aynı zamanda Yangın da ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. Gerek çok katlı binalar gerekse sanayi tesislerinde deprem ile beraber yangın meydana gelmesi beklenen bir tehlikedir. Bilimsel bir gerçeklik olarak bilinen durum şudur ki; Depremde yıkımlar kadar deprem sonrası oluşan yangınlar da çok ciddi can ve mal kaybına sebebiyet vermektedir.
Yalova bölgesinde gerek hali hazırda var olan sanayi tesisleri ve gerekse yapılmakta olan OSB’lerin oluşumlarında deprem sonrasında yangın meydana gelmesi ciddi riskler taşımaktadır. Ayrıca Yalova’da konutlarda ve yapılarda doğalgaz kullanım yoğunluğu sebebi ile konut yangınları riskleri de oldukça yüksektir. Yalova gibi deprem bölgesi olduğu kanıtlanmış alanlarda deprem sonrası yangın ile ilgili tedbirler göz ardı edilmemelidir.
17 Ağustos depremi sonrası TÜPRAŞ tesislerinde ortaya çıkan yangın ve yine Yalova bölgesindeki fabrikalarda çıkan yangın ve sızıntı bunun en büyük göstergesidir.
Ülkemizde ve Yalova ölçeğinde ise deprem sonrası yangın gibi durumlar için elimizde ciddi istatistiki veriler maalesef bulunmamaktadır. Çünkü genel olarak ülkemizde bir yangın istatistik çalışması henüz bugüne kadar yapılmamıştır. Dolayısı ise deprem sonrası olası yangın risklerini bununla beraberinde gelecek olan ve mal kaybı riskleri ile ilgili değerlendirmeleri benzer ülkelerdeki verilere dayandırmak zorundayız.
Deprem sonrası yangınları kontrol etmek, normal koşullarda yangın kontrolünden çok daha zor olabilir. Deprem sonrası birden çok noktada oluşacak yangın-yangınlar itfaiye müdahalesini geciktirebilir ve tüm bu yangınlar için yeterli su kaynağı da bulunamayabilir.
Yalova ölçeğinde belki de Marmara Bölge ölçeğinde deprem sonrası yangına karşı bilinçlendirme amaçlı projeler yapılmalıdır. Yangını önlemek ve yangından korunmak için en önemli etken yangın bilincidir. Çünkü Yangın tanımlanabilir, yönetilebilir ve önlemek için strateji geliştirilebilir bir risktir.
Teknik olarak yangın bilinci; herhangi bir yangın riskine karşı, temel yangın kavramlarını öğrenerek, yangını algılama, önleme ve müdahalede kullanılacak ekipman, malzeme ve sistem kullanımı ile ilgili farkındalığın oluşmasını sağlamak ile gerçekleşir. Yangın bilinci ancak yanma ve yangını bilmek ve ciddiye almak ile mümkün olabilir.
Deprem sonrası yangın ile ilgili önleme ve korunma önlemleri konusunda en önemli eylem biçimi başlangıç itibari ile deprem ve yangın bilinci oluşturmaktan geçmektedir. Bilinç oluşturulduktan sonra önleme ve korunma konusunda günümüz şartlarının gerektirdiği her türlü teknik proje yapılabilirliği hem daha kolaydır hem de her açıdan sürekli ve sürdürülebilir olacaktır.
Deprem ve yangın bilinci ile yapılmış her türlü önleme ve koruma projesi daha sağlıklı ve geleceğe daha doğru taşınabilir projeler olacaktır.
Öncelikle yasal hükümler gereği yangın bilinci sağlamak gerekliği çok önemlidir. Ülkemizde var olan tekdüze bir yangın yönetmeliği tüm gereklilikleri tam olarak karşılamakta yetersizdir. Yangın güvenliği yaklaşımlarının performansa dayalı olması çok önemli bir gereklilik olarak önümüzde durmaktadır. Sadece yönetmeliğe uygunluğu ya da gerekli olan belgeleri almak adına yapılan yangın güvenlik önlemlerin çok yetersiz kaldığı, çıkan yangınların büyük birçoğunun felaket ile sonuçlanmasından bellidir. Elimizde var olan kısıtlı istatistikler incelendiğinde yangının çıkış sebeplerinin ana sebebinin insan hatalarından ve bilinçsizlikten kaynaklandığı görülmektedir.
Bilgi ve bilinç eksikliği en temel problem olarak önümüzde durmaktadır.
Yangın doğal bir felaket değil ve kontrol edilebilir bir risk olmasına rağmen, ülkemiz ölçeğinde en çok maddi ve can kaybına yol açan felaketler arasında ilk sıralarda geliyor. Yangın ülke ekonomisine en çok zarar veren felaketlerden birisi. Yanan ve sonucunda üretim yapamaz hale gelen işletmeler birçok yönden ülke ekonomisi için zarar teşkil ediyor. Üstelik bu yangınların büyük bir kısmı küçük tedbirler, eğitim ve yangın bilinci ile engellenebilir bir durumdadır.