Mevlana’nın “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” dizesi insanoğluna yüzlerce kez verilmiş tavsiyelerden biridir. Vahyin başladığı andan itibaren çokça kez insanoğluna farklı cümleler ile defaten verilmiş bir tavsiye... Erdemli insan olmanın gereklerinden biri. İşin özünde vurgulanmak istenen şey, insanlar nasıl bir kişiliğe sahipse o şekilde gözükmelidir veya nasıl gözüküyorlarsa ona yakışır davranmalıdır, aksi takdirde iyi insanlar ise kıymetleri bilinmez, kötü kimseler ise haddinden fazla kıymet kazanırlar ve hem toplumu hem insanları zarara uğratırlar.
Her çağda insanlara benzer tavsiyelerin verilmesinin sebebi insanın yaratılış diyalektiğindeki karakterdir. Genetik biliminin yıllardır uğraşıp çözemediği sırlardan biri budur belki de. İnsan davranışlarının değişken ve sürekli olduğundan başka biri görünmek isteği… Modern dünyanın dijital devrimin getirdiği sanal dünyada ise sanki bu temel kural haline gelmiştir. Üstelik artık bu riyakarlık durumu gerçek hayata da aktarılmış ve asıl acı olan durum ise toplumun hemen her kesimi tarafından kanıksanmış olmasıdır.
Ticarette riyakarlık başarılı olmanın en önemli yollarından biri kabul edilir oldu. İnsan ilişkilerinde zaten olmazsa olmazımız. Siyasette ise vazgeçilmez bir davranış biçimidir artık riyakarlık. Konuşurken hep ucu açık, tumturaklı cümleler kurmak zaten bunun en önemli göstergesi. Dün söylediğimiz bir şeyi, ben aslında şunu demek istedim ya da böyle demeye çalıştım ancak öyle anlaşıldı kabilinden açıklama manevraları ile riyakarlığımızı kabul görecek hatta desteklenecek biçimde savunmaya başladık. Çifte standart uygulamaları ya da yanlış kararlarımızı ise gizli gündem maddesine dayandırarak riyakarlığımızı haklı çıkartıyoruz.
Anlık kazançlar, günlük koltuk kaygıları, toplumda yer edinme arzuları ve egoist hedefler için riyakarlığı temel karakterimiz haline getirdik. Üstelik eğer gücümüz varsa bu riyakarlığımıza destekçi birçok odak da bulabiliriz. Ancak gerçekler apaçık ortadadır, bizim mahalledekilerin yani bizden olanların yanlışları ile bizden olmayanların yanlışları arasında ya da doğruları arasında hiçbir fark yoktur. Sırf güçlü olduğumuz için ya da sırf bizden oldukları için yanlış yapanların yanlışlarını doğruya evirmek için türlü türlü manevralar yapmak, teviller getirmek gün gelecek gerçekten çok büyük bir zorbalık olarak karşımıza çıkacaktır. Yanlışı doğru göstermek ya da tevil etmek için harcadığımız sözleri, zamanı önce kendimizi sonrada insanların iyiliğine harcamış olsak dünya daha iyi bir yer olurdu.
Sırf çıkarlarımız korumak ya da yeni çıkarlar elde etmek için ilkelerimizi, ülkülerimizi yok saymak; olmadığımız biri gibi görünmek en hafifi ile bipolar bozukluğa sebep olabilir. Daha ilerisi ise şizofren bir toplum inşa etmektir. Günümüzde tüm toplumların özelinde Türk toplumunun gerçekten vatanperver ve samimi sosyologlara ihtiyacı vardır. Bu gidiş insanlık için toplumsal çöküşün başlangıcıdır.
Güneş gibi ol şefkatte, merhamette.
Gece gibi ol ayıpları örtmekte.
Akarsu gibi ol keremde, cömertlikte.
Ölü gibi ol öfkede, asabiyette.
Toprak gibi ol tevazuda, mahviyette.
Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.
Mevlâna Celaleddin Rumi