Toplumumuzda yaşayan insanlar kendilerine gösterilmesi beklenen iyi niyet – anlayış ve sabrı başkalarına göstermiyor maalesef.

 

 

Neden bu bencil ve nadan davranışlar. Bu tür davranışların Türkiye’de veya başka bir yerde giderek artmasının birkaç temel sebebi olabilir ve bunlar hem bireysel hem de toplumsal dinamiklerle ilgili olabilir.

Artık hemen herkesin kendini kaptırdığı hızlı yaşam temposu, özellikle büyük şehirlerde insanlar günlük yaşamın yoğun temposu içinde sabırsız ve hoşgörüsüz davranışlar sergileyebiliyor. Yükselen değer sürekli artan bireyselcilik ile kolektivizm arasındaki çatışmalar da bir etken, Türkiye’de hem bireysel çıkarların ön planda olduğu durumlar hem de toplumsal dayanışma normları var. Bu ikisi arasında bir denge bulunamaması, çelişkili davranışlara yol açabiliyor. İyi niyet ve anlayış göstermenin temeli empati kurmaktır. Ancak empati, eğitimle ve ailede kazandırılan değerlerle güçlenir. Türkiye’de eğitim sistemi daha çok akademik başarıya odaklandığında, duygusal zekâ ve sosyal beceriler genellikle arka planda kaldığı için empati gibi değerlerin hiç mi hiç önemi de olmuyor.

İnsanlar, diğerlerine iyi niyet gösterdiklerinde kötüye kullanılacakları korkusuyla çekimser kalabiliyor. Bu, aslında toplumdaki genel güvensizlik ortamından kaynaklanıyor. Daha önce kötü niyetle karşılaşan kişiler, başkalarına aynı anlayışı göstermekte tereddüt ediyor hatta bazen yemin ediyor.⁠ Son yıllarda Türkiye’deki ekonomik sıkıntılar, bireylerin günlük yaşamda daha gergin ve sabırsız davranmasına neden olabiliyor. Stres altındaki bireyler, kendilerinden beklenen sabrı ve iyi niyeti göstermek yerine daha bencil davranışlar sergilerler. Bu toplumun her kesiminde ve toplumsal yaşantının her tabakasında karşımıza sıklıkla çıkıyor.

Toplumun şekillenmesinde toplumsal örnekler ve rol modeller liderlerin ve tabi ki medyanın etkisi oldukça fazla. Toplumun genel atmosferi, rol modellerin (siyasetçiler, medya figürleri vb.) davranışlarıyla şekilleniyor. Eğer topluma yaygın olarak hoşgörüsüzlük ve anlayışsızlık örnekleri sunuluyorsa, bireyler de bu şekilde davranmaya meyilli olabiliyor. Ki son yıllarda karşımızda olan rol modelleri anlatmaya bile gerek görmüyorum.

Geleneğimizde ve inançlarımızda olan sabır kültürünün erozyonu da ciddi bir empati yoksunluğu etkenidir ayrıca toplumdaki tüm bireylerin hızlı tatmin arayışı empati kurmayı zorlaştıran temel etkilerden biri. Günümüz dünyasında insanlar her şeyin hızlı olmasını istiyor ve bu, sabır kültürünü erozyona uğratıyor. Özellikle sosyal medyanın etkisiyle insanlar hemen sonuç bekliyor ve bekleme süreçlerinde daha hoşgörüsüz olabiliyor.

Her şeyin bir çözümü ve veya çözüm yolları olduğu gibi bununda var. En önemli çözüm yolumuz eğitim ve tabi ki bilinçlendirmedir. Empati ve anlayışı artıracak eğitim programları ve sosyal farkındalık kampanyaları önemlidir. Rol Model olarak, filimler de dizilerde, hayatın kendisinde pozitif örneklerin yaygınlaştırılması gerekli. Özellikle medyada ve toplumda iyi niyet ve anlayışı teşvik eden hikâyeler ve davranışlar ön plana çıkarılmalıdır.

Küçük ölçekli değişimleri hafife almamak lazımdır. İyilik bulaşıcıdır  aynı yardımseverlik ve kibarlıkta olduğu gibi. Her birey kendi çevresinde bu değerleri sergileyerek bir zincirleme etki yaratabilir. Her ne kadar empati yoksunluğunun temelinde yatan birçok faktör olsa da, bireylerin farkındalığını artırmak ve toplumsal bir değişim sağlamak mümkündür.

Dünyada görmeyi istediğiniz değişimin kendisi olunuz.

Mahatma Gandhi