Ramazan ayı on bir ayın sultanı olarak yine kapımızı çaldı. Bize misafir olup, bir ay sonra yoluna devam edecek. Bu ayı fırsat bilip ihya edenler de, ceza görüp kaçanlar da olacak bu ayımızdan.
K. Kerimde yüce Mevlamız; “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah'ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir.” (Bakara 185)
Bu ayette Ramazan ayının her dönemde yolunu şaşırmış, yani ibadetlerinden uzaklaşan, ahlaki değerlerini yitiren, dünyalık çıkarlar ve kazançlara dalanlar ve Allah’ın gözetim ve sınavını unutan bu şaşırmışları hizaya getirmek için bir fırsat ayı olarak yılda bir kere karşımıza çıktığını görüyoruz.
Bu ayda Müminlerin toplum olarak doğruyu ve eğriyi hatırlayarak, kendilerindeki fazlalıkların farkında olan, bu fazlalık dediğimiz günahlardan kurtulmak için bir fırsat ayıdır.
Fert olarak bu mücadeleyi kaybedip, günahlara dalanlar için bir fırsat ayıdır Ramazan. Allahu Taala, doğruyla eğriyi eyırt edici delillerin kaynağı olan Kuran-ı Kerimin iniş ayı olan Ramazan ayında Kuranla daha çok haşır neşir olarak yaşamayı öğütler bize bu ay.
Kuran okuyan, mukabele ve hatim okumaları yanında, Kurandan sureler ve ayetlerin tefsirleri, sohbetleri yapılarak ruhumuzdaki fazlalıkları törpüleme imkanı sunar bize Rabbimiz.
Ramazan orucunun sırrını da bize anlatan bu ayet, oruçlu Müslümanın daha aklı selim düşüneceği, kötülüklerden arınmada orucun özel bir gücü olduğu hatırlatılır ve bu ibadetin mükafatının da özel olarak verileceği haber verilir.
Ramazan ayının bir diğer özelliğini Peygamberimizden Hz. Enes b. Malik RA. Şöyle anlatıyor: "Ramazan ayı girmişti. Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Bu mübarek aya girmiş bulunuyorsunuz. Bu ayda bir gece vardır ki bin aydan hayırlıdır. Bu gecenin hayır ve bereketinden mahrum kalan bir kimse, bütün hayırlardan mahrum kalmış gibidir. Onun hayrı ise sadece (uhrevi saadetten) mahrum kimseye haramdır." Ayrıca Kuran-ı Kerimde ki Kadir Suresi de özel olarak bu geceyi anlatmaktadır.
Ramazan ayının Kuran’dan sonraki en belirgin niteliği oruçtur. Bunun önemini anlatan ayet ve hadisler Ramazan orucunun farziyetini belirtse de, sadece Ramazan ayında değil, başka zamanlarda da oruç tutmanın güzelliklerini bize öğütleyen peygamberimizin sözleri ve uygulamaları vardır. Bu nafile oruçları tutamayan müslümanlar için Ramazan orucu ayrı bir zorunlulukla bu ibadeti ıskalmamayı bize hatırlatır. Konuyla ilgili şu ayet bunu çok açık izah eder;
Ey iman edenler!
Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.
(Bakara; 183)
Bu ayetler oruç ibadetinin önemini ve farziyetini belirtirken, diğer yandan günahlardan sakınmanın en belirgin yolunun da oruç olduğu vurgulanır. Bu ayetten ayrıca oruç ibadetinin daha önceki ümmetlerde ve peygamberlerin hayatında da var olduğunu bize haber veriyor. Bu ise orucun Müslüman hayatında özel bir yeri olan ibadetlerden olduğunu da anlıyoruz.
Bir rivayette de şöyle buyrulmuştur: "Oruç perdedir. Biriniz bir gün oruç tutacak olursa kötü söz sarf etmesin, bağırıp çağırmasın. Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa "ben oruçluyum!'' desin (ve ona bulaşmasın).'' Buhari, Savm 2,9
Sehl İbnu Sa'd (RA.) anlatıyor: "Resulullah SAV. "Cennette Reyyân denilen bir kapı vardır. Oradan sadece oruçlular girer. Oruçlular girdiler mi artık kapanır, kimse oradan giremez." Buhari, Savm 4,
Hz. Ebu Hüreyre (RA.): "Resulullah SAV. "Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz.'' Tirmizi, Savm 82
Oruçla ilgili bazı hadisi şeriflerle yazımızı noktalayalım. Allah Ramazan ayı ve Orucun kıymetini bilip, değerlendirenlerden eylesin bizi.