Yıllar önce İstanbul’a bağlı şirin bir ilçeydi Yalova. Sonra bir gün aniden, aniden derken o yıllarda bir il yapma furyası vardı Türkiye’mizde. Her büyük ilçeyi il yapma yarışı başlamıştı o zamanlar iktidar olan DYP partisinde ve mecliste. Nüfusu 20 bin üzerinde her ilçeyi neredeyse il yapacak duruma gelmişlerdi. Üstelik her büyük ilçe de il olmak istiyoruz diye bas bas bağırıyordu. İşte bu ahval ve şerait içinde günlerden bir gün 1994 yılında o zamanın başbakanı Tansu Çiller Yalova Cumhuriyet Meydanında Miting yaptığı ve bu mitingde kalabalık halka hitap ettiği sırada, "Bugün günlerden ne? Cumartesi. Peki, bugün ayın kaçı 7'si, kaçıncı aydayız 7. ayda. Yedi Yedi daha (yan yana geldiğini kastediyor) "77" yapar diyerek halka hitap eden Çiller daha sonra 77 Plaka Yalova'ya hayırlı olsun" diyerek Yalova'yı Türkiye'nin yeni ili tayin etmişti. Sonrasında ise 6 Haziran 1995 te Yalova il olarak tescillenmişti.
O zamanlar bizler Yalova’daki gençler olarak bu il olma olayına bu şartlarda karşı çıkmıştık. Zamanın yöneticilerine de bu şekilde bir il olmak Yalova’ya yarar sağlamaz desek de kimse bizi dinlememişti. O her şeyi çok bilen abiler o günden taa bu günlere kadar hala siyaset sahnesinde devam ediyorlar. Ben şimdi isim vermeyim ancak arif olanlar kimler olduğunu anlayacaklardır.
Biz o zamanlar Yalova’ya il olmasın ya da illa ki il olacaksa Karamürsel, Orhangazi, İznik ve Gemlik te Yalova’ya bağlanarak il yapılsın demiştik. Yoksa bu şartlarda Yalova’yı il yapmak pek bir artı sağlamayacaktır, hatta güdük bir il olarak kalması ileride zarar verecektir demiştik. Neyse o zamanlar dinletemedik şimdi de dinletemeyiz zaten, Yalova’mızda birçok bilen grubu var onlar her şeyi bilirler. Yıllar geçti ve maalesef çok bilen abiler değil biz haklı çıktık. Güdük bir şekilde, tamamen siyasi kaygılarla, plansız hesapsız – kitapsız il yapılmış olan Yalova, az gitti uz gitti dere tepe düz gitti ancak 19 yılda bir arpa boyu bile ileriye gidemedi. Keşke onlar haklı çıksalardı da gelişseydik ancak görünen köy kılavuz istemez, zaten plansız – iyi düşünülmeden yapılmış hiçbir proje başarıya ulaşamaz. Yalova’nın il olması bazı çok bilen kişilere yaradı onlar biraz daha semirdiler, rant, arsa, arazi biraz daha zenginleştiler hepsi bu.
Şimdi geriye dönüp baktığımızda Keşke il olmasaydık, İstanbul’un ilçesi kalsaydık diyeniniz yok mu? Ben şahsen diyorum böyle il olacağımıza İstanbul ilçesi olarak kalsaydık, ne trafik problemimiz kalırdı, ne üst geçit ne alt geçit nede susuzluk. İstanbul büyükşehir belediyesinin kaynakları ile burası Marmara’nın en güzel ilçesi olurdu. Küçücük, kaynaksız, hedefsiz ve güdük bir il olmaktansa İstanbul’a bağlı bir ilçe olmayı tercih ederim. İl olmanın Yalova’ya getirdiği artı nedir ki? İl olmak Yalova’ya ne kazandırdı? Maddi kaynak mı? İş imkanı mı? Yatırım mı? Ben söyleyeyim hiçbiri şey. İl olarak Yalova’daki nüfus, memur sayısından dolayı arttı, ev kiraları ve hemen her şey zamlandı. Yeterli arazi sağlamak amacı ile tarım arazileri imara açıldı ve rantçılık oluştu. Dışarıdan göç alarak nüfus arttı ve çarpık bir kentleşme oluştu. Yalova dışında şehir isimli mahalleler gecekondu tarzı bir sistem ile yapılaştı. İlçe iken 5 fabrika vardı sonrasında fabrika sayısı 3’e düştü. Ne altyapı yapıldı, ne yeni yollar açıldı, ne de adam gibi bir imar planlaması yapıldı. Kısacası geçen 25 yılda il olmak Yalova’ya bir şey katamadı. Üniversite bile ancak 2008 de kuruldu, hatta bu kadar yıldır da bir kampüsü bile bitirilemedi.
Özetle söylemek gerekirse Yalova oldukça başarısız bir il. Üstelik hala bir plan program ve projeye sahip değil, hala o benim olsun küçük olsun zihniyetindeki çok bilenler çoğunlukta. Böyle giderse önümüzdeki 20 yılda da Yalova da bundan başka bir şey olmaz. Olursa da Yalova’nın – Yalovalıların kontrolü dışında gelişir Yalova bakar kalır.
Ne yani şimdi eski Yalova’yı bilip te keşke il olmasaydık diyen bir tek ben mi varım? Hiç sanmıyorum bence birçok kişi benim gibi hayıflanıyor il olmamıza. Şehrin kalitesi il ya da ilçe oluşu ile değil yaşayan kişilere verdikleri – sundukları ile ölçülür. Kimi şehirlerde huzur, kiminde ticaret, kimisinde şirin bir otantiklik, kiminde ise kültür ve sanat ön plana çıkar. Şehrin kimliği yaşayan insanlara yansıttığıdır, şehircilik demek beton binalar asfalt yollar parklar bahçeler yapmak değildir. Şehirde yaşayan insanlara verebildiğiniz güzel şeylerin bileşkesi ne kadar pozitif ise o şehir o kadar güzel demektir.
Yaşanabilir bir Yalova için slogan atmak öteye geçip var olan sorunları gerçekçi biçimde görüp kabul edip çözüm yolları aramak ve bir an önce çözüm için çalışmak gerekir.
Kimin doğru olduğunu tartışmayın, neyin doğru olduğuna karar verin. (Konfüçyus)