Karar, ‘Bir iş ya da sorun konusunda düşünülerek verilen kesin yargı.’
"Adam kararından döneceğe benzemiyordu"
Sonuca bağlanması gerekli bir sorunda düşünülerek, tartışılarak verilen kesin yargı.
"Mahkeme kararını açıkladı" gibi...
En yüksek sesimle sokağa çıkıp eğitim diye bağırasım var!
İşte, yolda, yaşadığınız sitede, caddelerde, trafikte, her yerde; canlı canlı dokunabildiğimiz, konuşabildiğimiz aramızda yaşayan katiller var arkadaşlar!
Onlar sevgi katili!
Onlar insan katili!
Onlar hiç acımaksızın insan öldürürler!
Nasıl mı?
Kalbi kıra kıra...
Öldürürler!
Ölü olursunuz. Canlı cenaze gibi dolaştırırlar sizi!
Sokaklar, evler barklar...
Zombi dolu!
Karar verebilen, verdiği kararın arkasına durabilen, karakterli; seçimlerini doğru yapan, seçimini savunan, sadece başkalarını değil, kendi mutluluğuna değer veren, kendi mutlu olurken de başkalarını kırmayan, hayatta sadece görev ve sorumlulukları yerine getirerek mutlu olunmayacağını bilen sevgi-saygı ve huzura değer veren, insanların kalbiyle oynamayan, büyüdükçe çizgisini oluşturan çizgisinde yürüyebilen, çocuklar yetiştirin!
Yetiştirelim!
Çünkü bugünün küçüğü yarının büyüğü!
Birilerini ya mutlu edecek, ya da kıracak!
Ya da; hem kendini, hem de yanındakini mutlu edecek!
Bir de büyümeyen çocuk adamlar var! İçimizdeki çocuktan bahsetmiyorum. O hep olsun! O hep cıvıl cıvıl kalsın! İçimizdeki çocuk hiç ölmesin!
Ama bir türlü büyümek bilmeyen çocuk adamlar! Ne istediğini bilmeyenler! Siz ortalığa çıkmayın olur mu?
Söyleyin...
Siz dışarı çıktığınızda biz içeri girelim!
Sevmiyorum ‘adam’ kelimesini! ‘Adam gibi’ kelimesini! İnsan kelimesini seviyorum ben! Çünkü kalbin dişisi, erkeği olmaz! Kalpleri kırmayın, kalpleri üzmeyin! Yoksa insan öldürmeye devam edersiniz!
Önce kendilerini öldürürler de farkına varmazlar! Her şeyi anladıklarında artık ölüm döşeğindedirler! Son nefeslerinde inleye inleye yargı dağıtırlar. Nasihatler verirler.
Hayatı, ‘şöyle yaşa, hayatı böyle yaşa, keşke deme!’ derler.
Ama aldıkları yanlış kararlar; ‘ya da düzenim bozulur, öyle olur, böyle olur, şöyle olur’ diyerek, yerin altını hiçe sayarak, yerin üstünde gördüklerinden ibaret, örümcekle kaplı gözlerinden göremedikleri köklerin, yerin altında olduğunu unutarak, yerin altının üstünden daha güzel olabileceğini düşünmeden, hiçe sayarak, yanlış kararları verip, önce sizi öldürürler, sonra kendileri ölürler.
Onlar sizi öldürmeden kaçın!
Hızlıca uzaklaşın!
Geliyorlar...
Geçtiğimiz günlerde bir seçim yaşadık. Karardan kararsızlıktan, seçimlerimizden bahsettik. Hem de öyle sadece memleket meselelerinden değil. Kalbimizdeki, yaşamımızdaki, önümüzdeki seçimlerden de bahsettik. Seçim ‘her şeyde, her yerde’ dedik.
Memleket de geçemedi bu sınavdan sanki!
Seçimlerinizle, canları yakıp insanları öldürmeyin he mi?
Hani büyüklerimiz derdi ya ‘ah alma’ diye! Ah alanların vay haline...
Sonra öyle kıvıran ‘şöyleydi, böyleydi’ diyen çocuklar yetiştirmeyin.
Özellikle erkek anneleri size çok iş düşüyor!
Bu durumda bana da çok iş düşüyor.
Karakterli gümbür gümbür erkekler yetiştirelim olur mu?