Sol yanımızdaki duygular hayatımızın yönünü belirler. Başlangıçlar, bitişler, yarım kalmışlıklar, vazgeçmişlikler, ertelemişlikler...
Yüreğimizin lügatinde neler de saklı... Hayata ayak uydurmak adına mecburi yüzeyselliklerimiz. Lâkin bir de özümüzde saklı tuttuğumuz ve yalnızca kendimizin inebildiği derinliklerimiz... En mahzeni de bu ya zaten. Bazen yorsa da aslında yorulmuşluklarımızdan da derinleştikçe dinlendiğimiz, huzurumuzun asıl dergâhı, derinliklerimiz. Yüreğimiz öyle çeşitli duygulara boyalı ki...
Belki bir yara, belki keşkeler. Yaralar aldık çünkü vaktiyle ve o yaraları tek başımıza sardık. Ama hayat hepimiz için bir yerlerden başlıyor. İnsan, zamanın ölçüsünde gerçeği ve doğruları görüyor. Vaktiyle gitmek zorunda kaldık. Bazen de gidenleri uğurlamak zorunda... Sancılı günlerle savaştık yüreğimiz ile. İnsan, yüreğindekileri yine yüreğiyle aşıyor. Zaman o kadar dirayetli işliyor ki… En keskin sahiplendiğimiz duygularımızla bile vedalaştırıyor gönüllerimizi. Geçmişte içimizi irdeleyen keşkelerimiz, zaman geçtikçe sağlam iyikilere dönüşüyor. Hayat, insanı da duyguları da değiştiriyor, zaman zaman da dönüştürüyor.
Vaktiyle sol yanımızda hakkıyla ağırladığımız insanları, vakti gelince hakkıyla da uğurluyoruz. Unutmaktan korktuğumuz hangi duygudan eser kaldı? Geriye kalan sadece anıların oluyor. Lâkin o sancılı günlerde yüreğin hüzünlerden demlenince, anılarını da öyle sahiplenmiyorsun artık. Zaman, peşi sıra sürüklüyor duygularını da.
Geriye dönüp baktığında, şimdilerine tecrübeden başka bir şey kalmıyor. Zamanla duyguların da koskoca içi boş bir sandal misali sürükleniyor okyanusunun derinliklerine. Üstelik o derinliklerine artık kimseyi yaklaştırmıyor sol yanın... İnsanlara ve duygulara karşı hissizleşip, kendi içinde o derin ve kimseye ait olmayan duygulara yaslıyorsun ya sol yanını. Vazgeçtiğin ve yitirdiğin hissiyatlarına sol yanın şahitlik ediyor. İnsan, yüreğiyle bütünleşemeyen her şeyden, herkesten vazgeçiyor.
Hayatın yasası da bu değil mi zaten?
Her şey bir gün yok olup gidiyor.
Değişen ve dönüşen insanlar kalıyor geriye.