Yangın ile ilgili yıllardır onlarca makale yazdım durdum, halen de yazıyorum ve Türkiye’de yangın önleme-korunma bilinci oluşana kadar. Yangının doğal bir felaket olmadığının zihinlere kazınmasına ve en sonunda yangını önleme korunmanın bir gelenek haline dönüştüğünü görene kadar yazacağım. Biliyorum ki hayallerimin – isteklerimin gerçeklemesini görmeye benim ömrüm yetmeyecek ancak ben belki benden sonrakilere bir ışık olur, bir yol olur inancı ile yazmaya anlatmaya konuşmaya devam edeceğim.
Yangın önleme-korunma bilinci olmadan, yangına karşı sürekli sürdürülebilir biçimde topyekün daima hazırlıklı olmadıktan sonra hemen her gün yaşadığımız yangınlar ve akabindeki kayıplarımız bitmeyecek. Yangın bilinci insanlara daha küçük yaşlarda yanmayı ve yangın riskini çok iyi öğreterek özümseterek gerçekleştirilebilir. Yangın tehlikesinin önemini ciddiyetini ne kadar iyi öğretirseniz insanları bu tehlikeye karşı daha çok önlem almaya yönlendirebilirsiniz. Bu sebeple okullarımızda daha ilkokuldan başlayarak yangın önleme korunma dersleri zaruri olarak konmalı ve nesillerimiz yangına karşı bilinçli bir şekilde yetiştirilmelidir.
Teknik olarak yangın bilinci; herhangi bir yangın riskine karşı, temel yangın kavramlarını öğrenerek, yangını algılama, önleme ve müdahalede kullanılacak malzeme ve sistem kullanımı ile ilgili farkındalığın oluşmasını sağlamak ile gerçekleşir. Yangın bilinci, ancak yanma ve yangını bilmek ve ciddiye almak ile mümkün olabilir.
Yangın hayatın her noktasında karşılaşabileceğimiz bir risktir ancak risk yönetilmediği zaman ciddi bir ‘’tehdit’’ haline gelmektedir. Biliniyor, tanımlanıyor ve kontrol altına alınarak yönetiliyor ise tehdit olmaktan çıkar. Burada önemli nokta ‘’bilmek’’ ve ‘’kontrol altında yönetmektir.’’
Son günlerde Hendek te birkaç gün ara ile yangın-patlama sebepli can kayıpları yaşadık. Hemen her gün küçük büyük orman yangın haberlerini, araç, bina ve işyeri yangın haberlerini izliyoruz. Hem yok yere canlarımızı yitiriyoruz hem de çok ciddi ekonomik kayıplar yaşıyoruz.. Yangın doğal bir felaket değil ve kontrol edilebilir bir risk olmasına rağmen ülkemiz ölçeğinde en çok maddi ve can kaybına yol açan felaketler arasında ilk sıralarda geliyor. Yangın ülke ekonomisine en çok zarar veren felaketlerden birisi. Yanan ve sonucunda üretim yapamaz hale gelen işletmeler birçok yönden ülke ekonomisi için zarar teşkil ediyor. Üstelik bu yangınların büyük bir kısmı küçük tedbirler, eğitim ve yangın bilinci ile engellenebilir bir durumdadır.
Yangın konusunda yapılması gereken o kadar çok şey, söylenmesi gerek o kadar çok söz var ki. Bir yol haritası ve ciddi bir strateji belirlemeden gözü kapalı işler yapıp önlemler almakla çözüm sağlanabileceğine inanmıyorum. Bir yerden başlamak lazım ve başlanması gereken yerse bence hastalığın sebebini bulmak sorunu tespit etmek ve bu konunun önemli olduğunu herkese hissettirmek ve herkesi bu konunun paydaşı yapmak. Sanırım bunun en iyi yollarından biri ülkede geniş tabanlı hemen her ilde devlet destekli organize olarak çalıştaylar düzenlemek gerek. Her ilin kendi dinamikleri içinde yangın çalıştayları düzenlenmeli ve tüm paydaşların, uzmanların, sektör temsilcilerinin, sivil toplum kuruluşlarının katılımını sağlamaktır. Böylece öncelikle ülkemizin yangın ile ilgili fotoğrafını çeker tam bir bakış açısı kazanır sorunları – hastalıkları en temelde tespit ederiz.