Öncelikle bilinç nedir nasıl oluşur bunu tanımlamak gerekiyor. Bilinçli olmak,daha önce farkında olmadığı şeylerin bilgi edinme sonrası farkına varması.Bu bilinçlenme sonrasında pozitif yönde davranış değiştirmesi. İnsan bilinci,doğadaki diğer canlılara göre bazı farklılıklar gösterir.Bu farklı alanlar,duygu,düşünce,fikir,bilinçaltı,derin düşünce ve ruh'tur. Bilinç,en genel anlamda “farkındalık” demektir. Canlı varlıkların kendilerinin ve çevrelerinde olan olayların farkında olması. Farkındalık ise doğru ve tutarlı olarak sürdürülebilir bilgilendirme ile oluşur.
Yangın bilinci insanlara daha küçük yaşlarda yanmayı ve yangın riskini çok iyi öğreterek özümseterek gerçekleştirilebilir. Yangın tehlikesinin önemini ciddiyetini ne kadar iyi öğretirseniz insanları bu tehlikeye karşı daha çok önlem almaya yönlendirebilirsiniz.
Teknik olarak yangın bilinci ; herhangi bir yangın riskine karşı , temel yangın kavramlarını öğrenerek , yangını algılama, önleme ve müdahalede kullanılacak ekipman, malzeme ve sistem kullanımı ile ilgili farkındalığın oluşmasını sağlamak ile gerçekleşir. Yangın bilinci ancak yanma ve yangını bilmek ve ciddiye almak ile mümkün olabilir.
Ülkemizdeki yangın bilincinden örnek vermek gerekirse ; Mesela milyonluk yatırım yapılıyor , ticarethaneler tesisler yapılıyor ancak yangın güvenlik tedbirleri bu yatırım içine ancak %1 yer kaplıyor hatta bazı yerlerde o bile değil. Bir kaç katlı kafe restorant yapılmış 2 milyon tl harcama yapılmış , yangın güvenlik tedbiri olarak sadece bir kaç yangın söndürme cihazı alınmış bu da sadece itfaiye oluru alarak ruhsat almak için. Bu kadar milyonluk yatırımı bir kaç yüz lira ile mi korumayı düşünüyorsunuz dendiğinde, genelde evet haklısınız biz hiç bu gözle bakmadık cevabı geliyor.
Ülkemizde yangın denildiğinde ilk akla gelen şey itfaiye ve yangın söndürme cihazı – halk dilinde yangın tüpüdür herhalde. Üstelik yangın çıkmadan yangın diye bir kavram akla gelmez. Yangın sadece ruhsat alma aşamasındaki bazı prosedürlerden ibarettir. Yangın söndürme tedbirleri ve cihazları prosedürler yerine gelsin de işletme ruhsatı alınsın diyerek yapılır. Zaten bir kere ruhsat alındımı da alınan tüm malzemeler veya yaptırılan tüm sistemler öylece durur. Periyodik bakımları yada çalışıp çalışmadığı yada nasıl çalışacağı gibi detayların hiç önemi kalmaz. Ruhsat aşaması geçildikten sonra tüm yangın güvenlik ve yağından koruma tedbirleri bir yangın çıkana kadar kimsenin aklına gelmez.
Tüm işletmeler böyle demiyorum , kalite standartlarını almış kendi güvenli yönetim sistemlerini kurmuş kurum ve kuruluşlar tabii ki olması gereken tüm işlemleri yapılması gereken tüm işleri ve tedbirleri yapıyorlar. Ancak bu küçük bir yüzde genel çoğunluk ise maalesef yangın bilincine sahip değil .
Neden yangın bilinci önemlidir derseniz .Yangın doğal bir felaket değil ve kontrol edilebilir bir risk olmasına rağmen ülkemiz ölçeğinde en çok maddi ve can kaybına yol açan felaketler arasında ilk sıralarda geliyor. Yangın ülke ekonomisine en çok zarar veren felaketlerden birisi. Yanan ve sonucunda üretim yapamaz hale gelen işletmeler bir çok yönden ülke ekonomisi için zarar teşkil ediyor. Üstelik bu yangınların büyük bir kısmı küçük tedbirler , eğitim ve yangın bilinci ile engellenebilir bir durumdadır.
Yangın hayatın her noktasında karşılaşabileceğimiz bir risktir ancak risk yönetilmediği zaman ciddi bir ‘’tehdit’’ haline gelmektedir. Biliniyor , tanımlanıyor ve kontrol altına alınarak yönetiliyor ise tehdit olmaktan çıkar. Burada önemli nokta ‘’bilmek’’ ve ‘’kontrol altında yönetmektir.’’
Aslında yangın bilinci daha ilkokul çağlarında verilecek eğitimler ile başlamalıdır. Ancak bizim gibi geriden gelen ülkeler için hem ilkokul çağından başlayan eğitimler verilmeli hemde en tepeden başlayarak yöneticilerimize yangın bilinci kazandırmak için eğitim ve seminerler verilmelidir. Toplumun genelini bilinçlendirmek için ise kamu spotları , televizyon programları ve hatta çizgi filimler gibi medya araçları kullanılmalıdır. Uzun soluklu se süreklilik ile devam ettirilecek bir çabanın sonucunda verim alınabilir. Yangından korunma sürekli , kararlı ve sürdürülebilir bir disiplin çerçevesinde gerçekleştirilir ise verimli olabilir.
Yangından korunma bilinci çerçevesinde en temel bilinmesi gereken şey şudur ki ; hiç bir yangından korunma kuralı – yönetmeliği masa başında yazılmamıştır. Tüm kurallar çok ciddi can ve mal kaybı oluşturmuş felaketler sonrasında ders alınarak yazılmıştır. Yangından korunmak yangın riskini yönetmek kulaktan dolma bilgiler ile , böyle gelmiş böyle gider söylemi ile yada bize birşey olmaz mantığı ile gerçekleştirilemez.
Yangın riskinden korunmak ve bu riski yönetmek ; bilim , mühendislik ve teknolojik bir disiplin ile gerçekleşebilir. Bilimsel teknik disiplini olmayan bir anlayış ile yangın riskini yönetmek mümkün değildir. Yangın mühendisliğini geliştirmeden , yangın riskini ciddiye alarak akredite kişi-kurum ve kuruluşlardan destek almadan yangın riskinin yönetilemeyeceği açıktır.
Güzel bir gelişme 6331 sayılı iş sağlığı ve güvenliği kanunu çerçevesinde ; Yangın risklerinin de iş güvenliği uzmanları tarafından değerlendirilme zorunluluğunun olmasıdır. Bu en azından hiç yoktan iyidir diyebileceğimiz bir gelişmedir. Ancak yeterli değildir , çünkü iş güvenlik uzmanları onlarca ihtisas gerektiren alan arasından yangın risklerini de genel olarak kabaca değerlendirebileceklerdir. Hiçbir kimsenin onlarca alan konusunda ihtisas sahibi olması beklenemez. Bu pratisyen hekim ile uzman doktor arasındaki fark gibidir. Yangın riskleri yangın güvenlik uzmanları , yangın risk uzmanları ve yangın mühendisleri tarafından değerlendirilmelidir.
Yangın felaketlerini minumuma indirmiş gelişmiş ülkelerdeki örneklikler iyi incelenmeli ülke ölçeğinde yangın mühendisliği konusunda ciddi atılımlar yapmalıyız. Bilim ve teknolojiyi kullanmadan , bilimim gereklerini yangın risklerini azaltmakta kullanamadan modern bir teknoloji geliştirmek , ekonomik kalkınmayı sürekli bir biçimde sağlamak imkansızdır. Yangın güvenlik mühendisliği yada yangın güvenlik yönetimi dendiğinde itfaiye ve yangın tüpünün dışında bir algı gelişmediği güne kadar yeterli bilinç sağlanmamış demektir.