Duygularımız çerçevesiz bir fotoğraf gibidir bazen. Fotoğraf güzel olsa da bir şeyler eksiktir işte. Kalbimizin ucuyla bakarız hayata. Tek ihtiyacımız kendimiziz bazen. Kendinden kaçamazsın neticede.
Karanlığın tam ortasında kalır bazen benliğin. Bir çıkış ışığı beliriversin istersin, yanmaz ışıklar. Karanlığı solumaya devam edersin. Sonra zaman ilerler ve bakmışsın ki aydınlanmaya başlamış yüreğinin en dipteki odası. Umutların ışıkla barışıvermiş. Kımıldamaya başlar ufka biriktirdiğin ümitler. Tek tek çalar kapını hayallerin.
Koşar adım gidemezsin belki ama gelir sana ümitlerinle harmanladığın umutların. Birer birer ışıklar yanmaya başlar gönlünde. Bir şeylerin değiştiğini ve güzelliklerin yüreğine doğru yavaş yavaş aktığını hissedersin. Sonra kızarsın kendine bugüne kadar umutsuzlukların için. Ümitlerinden vazgeçtiğin günler gelir aklına. İçine akıttığın gözyaşların hesap sormaya başlar senden. Bir gün sevinç gözyaşlarına dönüşecek olduğunu bilmiyordun tabi. Düştüğünde burkuldu yüreğin incindi ümitlerin ve kaldıran olmadı düştüğün yerden.
Oysa şimdi yaşama dört elle sarıldın. Gördün ve anladın ki hayat, hiç ummadığın bir anda sürprizleriyle kucaklıyor seni… Alabildiğine ümitlerle besle yüreğini. Sevginin gıdası ümittir. Ümitsiz sevgi, cılız kalır. Ümitlerini öksüz bırakma.