Hayatın kendisini sevmek lazım. Getirilerini, götürülerini..
Zor merdivenlere tırmanmayı, başardıkça güçlenmeyi, başardıkça mütevazileşmeyi..
Hayat dolu oldukça insanlığa yararlı olursunuz. Bizler su gibi hayatı kaoslaştırıyoruz. İçinde bulunduğumuz boşluklar bundan. Hayatı yaşamak ayrıdır hayatı doldurabilmek apayrıdır. Bir mısırcıdan mısır alabilmek için illa ki mısır sevmeniz gerekmiyor, katkıda bulunmak için alın ve bir çocuğa ikram edin. Bir sanat eseri almanız için sanatsever olmanız gerekmiyor. Oradaki emeği destekle takdir edin. Etrafımızı sadece kendi çemberimizle şekillendiriyoruz. Oysa hayatın öyle küçük detayları var ki. Bizler göremiyoruz. Hayat sadece kariyer, sadece maddiyat, sadece sıfat değildir. Bunlar sadece zincirin birer halkası. Bu zincirin daha bir çok halkası var kutsal değerler taşıyan, huzuru barındıran.
Hayat, tekdüze yaşanmaz. Bir gönüle ses, bir yüreğe nefes olabildikçe yaşanır. Bazen bir çocuğa, bazen bir büyüğe, insanlığa...
Hayat, biz var oldukça değil, var olanları anlamlandırdıkça seyrinde akar.
Seyrinde akan hayatımızın emanetçileriyiz. Yüreğine emek veren kazanıyor.
Yüreğimizi ödüllendirmek gerek belki de bu emekler ile.
Nitekim, yüreğimize mutluluk yakışır.