Ülkenin şu an ki tek gündemi, hayat pahalılığı yani enflasyon...

İnsanımız; mutsuz, keyifsiz, endişeli...  

Alım gücü o kadar zorlaşmış ki, yaz ortasında ülkenin her bölgesinde her sektörde gözle görünür bir durgunluk söz konusu...

Bu duruma nasıl gelindi?

Öncelikle şunu söylemek isterim ki, bu ülkenin üzerinde ABD ve İngiltere’nin eli, kolu, nefesi olduğu müddetçe, Türk Milletinin % 90’ı hiçbir zaman refaha ulaşamaz...

% 10’luk bir kesim yukarıda bahsi geçen küreselcilere hizmet ettikleri için bolluk yaşan tek zümre olurlar ve oldular da...  

Kendimi bildim bileli, eğitimimle beraber hep çalıştım. Daha çocuk yaşlarımda iş hayatına atılmış biri olarak; bir tam teşebbüslü darbe (1980), 28 Şubat 1997’de postmodern darbe, 15 Temmuz 2015 yılında ise sonucuna ulaşılamayan, ama 249 kişinin ölümü ve binlerce kişinin ise gazi olduğu darbe girişimine tanıklık ettim.  

Ülkemizi bölmek, sekteye uğratmak, fakirleştirmek isteyenlerin kimler olduğunu, cennet vatanımızda bizlerin hak ettiğimiz emeklerimizi çeşitli entrikalarla, kardeşi kardeşe vurdurarak, onarılması tarif edilemez acıların yaşanmasına ve ülkenin yıllarca  geriye gitmesine sebebiyet vermelerini hep gördük.

Yarım asırlık hayatımda, her 10 yılda bir ekonomik krizler yaşadık ve elimizde avucumuzda ne varsa bir gecede çaldılar bizden...

Yüzyılın en büyük deprem felaketlerini bire bir yaşayanlardan olduk. Asrın en büyük oyunu olan Pandemi sürecinde; binlerce vatandaşımızı kaybettik, maddi ve manevi çok büyük kayıplar yaşadık...

Bu olanlara ve bizlere yaşatılanlara hep seyirci kaldık ve uyutulduk.

Türk Milleti; zekidir, çalışkandır, özgürlüğü uğruna canını verebilen bir millettir diyen, Gazi Mustafa Atatürk’ün ölümünden sonraki süreçte, şehit kanları dökülerek kurtarılan vatan toprakları için; dedelerimiz, babalarımız ve bizlere neler yaptık?

Şu an düştüğümüz şu acı durumdan kim sorumlu?  

1923-1938, Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu genç Cumhuriyet ve Atatürk’ün vefatından sonra ülke yönetimlerinde koalisyon hükümetleri ile iş başına gelen merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan ile merhum Bülent Ecevit dışında, Türkiye’yi küresel güçlere karşı koruyan 4. Bir lider olmadığı görüşündeyim.

Hizmetleri olan birçok; başbakan, cumhurbaşkanı, bakan, milletvekili ve bürokrat olduğu gerçeğini asla inkar da etmiyorum. Ama tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti için; Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanları Prof. Dr. Necmettin Erbakan ve Bülent Ecevit daha uzun süreler görevlerinin başında kalmış olsalardı, Türkiye şu anki durumda asla olmazdı.

Şu an için ise tek çare Dr. Fatih Erbakan’ın başında bulunduğu Yeniden Refah Partisi’dir. Türkiye ekonomisinin kurtuluş reçetesi Milli Görüş iktidarındadır. 

Kurtuluş Savaşı mücadelesinde ki ruh ile hareket edildiğinde, bu ülke insanı layık olduğu her şeyi yaşayacaktır.

Çok çalışarak, üreterek, adaletli bir yönetim sergileyerek, din, dil, ırk ayırımı yapmadan,  israftan kaçınarak bunlar yapıla bilinir.

Engelleyecek olanlara rağmen...