Bir yılı aşkın bir süredir pandemi nedeniyle cennet güllerimiz, bahar çiçeklerimiz çocuklarımız okullarından ayrı kalmışlardı. Onlarsız okul duvarlarının soğukluğu, hepimizin gönlünde uzun zamandan beri derin bir hüzün bırakmıştı. Öğretmenler, öğrenciler, veliler kısacası eğitimin tüm paydaşları bir yıl boyunca bitmek tükenmek bilmeyen acımasız bir sonbahar mevsimi yaşadı. Çocuksuz caddeler sessiz, kırlar çiçeksiz, gökkuşağı renksiz, ırmaklar susuz kaldı.
Uzun bir aradan sonra, hayatımızın anlamı, varlığımızın nedeni, geleceğimizin umudu, mutluluğumuzun sınırsız sevgi pınarları haftada birkaç gün de olsa okullarına kavuştular. Okul duvarlarında yankılanan çocuk sesleri gönlümüzdeki sonbaharın yerine yeniden baharı getirdi. Ağaçlar yavaş yavaş çiçekleriyle baharı müjdelemeye çalışırken, çocuklarımız biz öğretmenlere en renkli baharı yaşattı. Biz öğretmenlere, çocuklarımıza kavuşmanın mutluluğunu bu dünyada başka hiçbir şey yaşatamaz.
Çocuklarımız sanki hiç okuldan ayrılmamış gibi okul bahçesine büyük bir neşeyle girdiler. Kaldıkları yerden oyunlarını oynamaya devam ettiler. Bir yıldır kurumaya yüz tutmuş umutlarımızı en güzel renkleriyle yeniden süslediler. Bizlere düşen görev, çocuklarımızın bir yıldan fazladır bekledikleri ve yeni kavuştukları bu baharı kesintisiz yaşamalarına yardımcı olmaktır.
Pandemi kurallarına harfiyen uyalım ki onları yeniden bir sonbahara mahkûm etmeyelim. Hayata büyük bir umutla yeniden başlayan çocuklarımızı, bizlerin hatası yüzünden okullarından ayırmayalım. Hepimizin geleceği olan cennet gülleri çocuklarımızın, tarihin karanlık sayfalarına ‘’kayıp nesil’’ olarak yazılmasına izin vermeyelim.
Gelin hep birlikte çocuklarımızın pandemi dünyasındaki çaresizliğini umuda, karanlığı aydınlığa, zemheriyi bahara, hüznü sevince çevirelim.
Hoşça kalın, mutlu kalın, sağlıcakla kalın.