Geçen haftaki sözde milletvekili yazımdan sonra hem olumlu hem de olumsuz birçok tepkiler aldım. Ben hepsine teşekküre ediyorum, eleştirinin her türüne saygılıyım, eleştiriler hakaret seviyesine inmedikten sonra. Tüm eleştirilerden ders alıp kendimi de yenilediğimin farkındayım. Olumsuz yönde eleştiri yapanlar çok insafsız olduğumu yapılan şeyleri görmediğimi, hep bardağın boş kısmını gördüğümü söylemişlerdi. Ben de gerçekten bunları göremediğimi geçmişte hangi vekil ne kadar güzel faydalı özel işler yaptıysa açıklasın, bizde hafızamıza kazıyıp unutmayalım demiştim. Aradan çok kısa bir zam geçtiğinde sosyal medyadan Yalova Üniversitesi’nde Tıp Fakültesi kurulması ile ilgili kararname alındığını, bunun büyük bir başarı olduğunu öğrendim. Bu yeni haber her koldan bombardıman edilircesine servis ediliyor, tekrar tekrar yayınlanıyordu. Bende hemen insafsız eleştirisi yapan arkadaşlarımı aradım ve dedim ki; bakın Yalova Üniversitesi’nde Tıp Fakültesi kurulması ile ilgili haberi sağır sultan bile duydu. Yani bu benim insafsız değil haklı olduğumun kanıtı. Eğer bizi yönetenler iktidar sahipleri en küçük güzel bir iş-icraat yapsalar bunu bizim unutmayacağımız biçimde kafamıza çekiçle-balyozla çakarlar. Yani geçen haftaki yazdıklarımın arkasındayım… Yalova milletvekilleri, sözde milletvekili mi? Gerçek milletvekili mi? Bence hala cevaplanması gereken büyük soru işareti.
Yalova Üniversitesi’nde Tıp Fakültesi kurulması ile ilgili çalışmalar yapıldığını biliyordum. Emeği geçen arkadaşlara teşekkür ederim. Ama teşekkürün dışında İŞLERİNİ YAPTIKLARI İÇİN FAZLA SÖZ YA DA MİNNET DUYMAYA GEREK VAR MI? KENDİLERİNİN DE İŞLERİNİ YAPTIKLARI İÇİN MUTLU OLDUĞUNA İNANIYORUM. Ancak her işini yapana teşekkürün dışında yerlere sürünerek minnet ve şükran iletecek değiliz. Yemek yediğimiz yerde iyi bir yemek sonunda ücretini verip teşekkür etmekten öte şükran ve minnet duymuyoruz. Yani Yalova Üniversitesi’nde Tıp Fakültesi kurulması ile ilgili olarak emeği geçenler zaten yapmaları gerekeni yapmışlardır. Seçilirken Yalova halkına verdikleri hizmet etme -iyi temsil etme- sözlerini tutmaktadırlar. Benim sorum şu madem bu tıp fakültesi kurulabiliyor, bunca zaman neden kurulmadı. Bunca zaman bizi bu tıp fakültesinden mahrum edenler kimler, hangi partinin vekilleri hangi iktidarın yetkilileri? Ben daha çocuktum ve Yalova’ya Araştırma Enstitüsünün olduğu yere bir ziraat fakültesi yapılmalı ve sonraları da üniversite olursa tıp fakültesi illaki olmalı diye konuşulurdu. Tabi Araştırma Enstitüsünün olduğu yere cami yapmak için uğraşılır ama Ziraat Fakültesi çok önemli değildir mi diyeceğiz? Yalova Üniversitesi kurulurken de yazmıştım etkili ve yetkililere bizzatta söylemiştim; ama onlar her şeyi en iyi bilenler olduğu için Yalova Üniversitemizi kendileri kurup kendileri çalıp kendileri oynadılar. Sonuç ortada Türkiye’de en son sıralarda bir üniversite. Bu kötü sonuçtan dolayı suçlanan yok, ceza alan yok, hesap veren yok. Ama yine onlar herkesten daha iyi biliyorlar.
Tıp fakültesi umarım kağıt üzerinde olmazmış gibi olmaz, Yalova ‘ya yapılan bir sürü şey gibi ölü yatırım gereksiz iş ve oy kaygısı ile yapılmış kartondan işler gibi olmaz. Maskeli balo, hisseli harikalar kumpanyası görmekten bıktık açıkçası.
İl Genel Meclis Başkanımız Sayın Soygüzel Yalova’nın gelecek 25 yıllık perspektifi hazırlanıyor diye basına bilgi vermiş. Merak ettim Yalova’dan habersiz, halkan uzak, sivil toplumlar ile istişare yapmadan kim ya da kimler hazırlıyor bu perspektifi. Yani bana sormadan benim adıma en iyi bakış açısını – perspektifsiz yaparsınız değil mi? Her zaman ki gibi ne kadar da kibar, demokrat, insancıl ve halka dayalısınız … Doğru ya sizler her şeyi en iyi bilenler olarak yaparsınız bize de eşşek gibi buna uymak düşer. Eğer itiraz edersek de zaten bir kulp takar ve gereğini yaparsınız. Sonra da yarın öbür gün çıkar hata olmuş dersiniz, ya da hiçbir şey demeseniz de zaten size hesap soracak kim var ki? Bu kadar güzel mükemmel icraatlarınız olduğu için sandık da garanti sizin için. Bize düşen minnet ve şükranla önünüze eğilip yerlerde sürünmek olur herhalde.
Kibir bele bağlanmış bir taş gibidir. Onunla ne yüzülür ne de uçulur. Hacı Bayram Veli