Marmara bölgesi ve özellikle Yalova ve çevresi çok önemli bir deprem bölgesidir. En son 17 Ağustos 1999 depremi çok büyük bir felaket olarak hafızalarda durmaktadır. Olası bir deprem sonrasında depremin zararlarını aza indirgemek ve bu depremden en az kayıp ile çıkmak için bazı tedbirler alınması gerekir, ancak bu tedbirleri almadan önce depremden sonra neler olur onu da bilmemiz gerekir. Tamamı konusunda tedbir alamasak da en azından bilebildiğimiz konularda öncelikleri belirleyip bunan göre bir deprem sonrası aksiyon planı yapmamız gerekir.
Deprem sonrasında ;
- Binalarda yıkımlar yapısal hasarlar oluşur.
- Can kayıpları ve yaralanmalar göçük altında kalmalar meydana gelir.
- Yangınlar meydana gelir
- Şehirdeki su , elektrik , gaz ve altyapı gibi şebekeler hasar görür.
- Yollar ve diğer ulaşım sistemleri zarar görür.
- Yiyecek temel insani ihtiyaçlar ile ilgili problemler oluşur.
- Emniyet ile ilgili sorunlar oluşur , korku panik ve kargaşa meydana gelebilir.
- Genel sağlık ile ilgili sorunlar oluşur.
- Çevresel zararlar oluşur ve çevreye karşı kötü etkiler meydana gelir.
Yukarıda sıralamaya çalıştığımız konular ile ilgili her sorumlu kurum yetkili ve etkili kişilerin ciddi bir biçimde çalışarak şimdiden görevlerini yerine getirip depreme karşı hazırlık yapması gerekir. Yukarıdaki konuların tamamı ve belki daha fazlası elzem konulardır ve bu konuların uzmanlar tarafından yönetilmesi gerekir. Her konuda nelerin yapılması gerektiği konusunda ahkam kesecek değilim. Ancak yapılması gerektiğini biliyorum nasıl ve ne şekilde yapılmasın gerektiği ise uzmanlar tarafında belirlenmeli ve “DEPREM KRİZ YÖNETİM MERKEZİ” tarafından idare edilerek koordine edilmelidir.
Ancak yangın konusunda birkaç şey söyleyebilirim. Deprem ile beraber sadece yıkım değil aynı zamanda yangın da ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. Gerek çok katlı binalar , gerekse sanayi tesislerinde deprem ile beraber yangın meydana gelmesi beklenen bir tehlikedir. Depremde yıkımlar kadar yangınlarda can ve mal kaybına sebebiyet vermektedir. Binalarda , mekanik tesisatlar da yangın bilgi ve uygulamaları sınırlı ölçüdedir. Bu sebeple ciddi bir deprem bölgesi olan bölgemiz depremle beraber meydana gelebilecek yangın risklerine karşı oldukça korumasızdır. Yangın tanımlanabilir ,yönetilebilir ve önlemek için strateji geliştirilebilir bir risktir. Öncelikle bölgemizde bulunan en üst düzey idareci , yönetici ve başkanları bilgilendirme ve bilinçlendirme ile başlamak gerektiğini inanıyorum. Yangın bilgi ve bilincine sahip üst düzey idareciler bu bilince ve inanca sahip olduğunda kendi bünyesindeki diğer lider personelin bu bilince sahip olmalarını isteyeceğini biliyorum. Sonrasında her bir idareci kendi alt kadrosunun aynı eğitimi alması gerekliliğine ikna olacak ve böylece yangın önleme ile ilişkili tüm teknik ve bürokratik kadrolar eğitilmiş olacaktır.
Şehrimizde hemen her evde, her işyerinde ve her kamu binasında doğalgaz sistemi vardır. Olası bir deprem sonrasında muhtemel yangın risklerinin büyük bir kısmı doğalgaz kaynaklı olacaktır. Gördüğü o ki birçok tesisatta depreme dayalı olarak gazı kesecek bir “DEPREM VANASI” yoktur, deprem vanası mekanik ya da elektrikli olabilir. Mekanik Deprem Vanası, salınım ya da sismik hareketleri algılayan ve bu hareketler (deprem) sonucunda, konut ve benzeri yerlerde bulunan gaz beslemesini otomatik olarak kapatan, özel bir alet ile kurulana kadar kapalı kalmaya devam eden emniyet vanasıdır. Benzer bir mantıkla çalışan elektrikli sensörlü tip vanalarda mevcuttur.
Deprem vanası olan binalardaki deprem vanalarının da periyodik bakım ve testlerinin yapılmadığı aşikar. Her sistemin belirli aralıklar ile bakım yapılmalı ve belirli aralıklar ile çalışır olduğu test edilmelidir yoksa sistemi bir kere aldık taktık sonrada ilelebet çalışır diye unutmak doğru bir yaklaşım değildir.
Belki de Yalova da deprem sonrası yangına karşı bir korunma önlemi olarak doğalgaz deprem vanalarının eksik olanaklarının tamamlanması ve halihazırda var olana vanalarında bakım ve testlerinin yapılması ciddi bir öncelik olarak önümüzde durmaktadır.
Deprem olacak ve bizim bundan kaçmak gibi bir şansımız yok bunu hepimiz bilmeliyiz ve bir an önce depreme karşı gerekli önlemleri büyük bir ciddiyet ile almamız gerekir. Depremden sonra ah vah edip dualar okuyup ağıtlar yakmak bizi kurtarmayacaktır. Fiili dua etmek felaket olmadan elinden geleni yapmaktır.