Özellikle Yalova da; belediye, oda, parti, spor kulübü, sendika, baro, kent konseyi, birlik, dernek, kooperatif ve benzeri yapıların yönetimlerini oluşturan kişiler; eğer bir birlerine inanıyor, güveniyor, ekip çalışmaları yapa biliyorlar ise başarılı çalışmalara da imza atabilirler.
Ekip çalışmasından uzak ‘Benci zihniyet’ olduğu müddetçe; zamanı, mekanı ve durumu iyi yönetemeyenlerin her çalışması başarısızlıklarla sonuçlanacağını çok rahatlıkla görebiliriz.
Yönetme becerisi olmayan, sorunları bilmeyen, çözümler için gayret sarf etmeyen birçok ayak, baş olarak yukarıda saydığım kurum ve kuruluşların başına es kaza seçildiklerinde, ne kadar büyük yanlışlıkların yaşandığına bire bir tanık olabiliyoruz.
Başında bulundukları kurum başta olmak üzere, yaşadıkları kent insanına da büyük zarar veren, egolarının tatmini ön planda tutan bu tür seçilmişler, bulundukları kurumları büyük maddi ve manevi zararların içine soktuklarını görüyoruz.
Asli görevleri karar verme ile denetleyici olmaları gerekenlerin ise; yapılan hukuksuz, yalan, yanlış kararlara seyirci kalarak, ‘Bana dokunmayan yılan, bin yaşasın’ mantığı ile hareket ederek yapılan olumsuzluklara seyirci kalmalarını ise o kuruma ihanet olarak değerlendiriyorum.
Yalova’da 27 yıldan bu yana gazetecilik mesleğinden kaynaklı bilgi ve birikimimden çıkardığım, toplumların kaderlerini etkileyen en büyük sorunun liyakat sahibi olmayan, mevki ve makam peşinde koşanların; parti, hemşeri, aşiret, akraba gibi toplulukların destekleri ile geldikleri makamları dolduramadıkları gerçeğidir.
Yasaların çiğnendiği, kararların keyfi alındığı, demokrasinin uygulanmadığı, ırkçılığın yapıldığı, hak, hukuk ve adaletin es geçildiği bu tür seçim ile başa gelen başkan ve yönetimlerinde bulunanların o makamları boş yere işgal ettiklerine inanıyorum.
Başta kendileri olmak üzere, sorumlu bulundukları insanların vebaline girdiklerini, kendilerine hatırlatıyor ve bu tür yapıların denetimlerini üstelen birimleri ise göreve davet ediyorum.