Canım Yalova’m eskiden ne güzeldi… Hepimiz birbirimizi tanırdık. Trafik yoktu, çok insan yoktu, kafeler bizimdi, sahil bizimdi. Oysa şimdi sahile çıktığımda bazen kendimi yabancı zannediyorum. Kimle konuşsam herkes aynı şeylerden bahsediyor. Herkes bu sorundan şikayetçi. Zaten maşallah Yalova küçük bir Arabistan oldu. Fatih caddesini artık tanıyamıyorum. Irkçı ayrıştırıcı biri hiç değilim ama eski Yalova’yı da çok özledim.
Bu yazımda mülteci sorundan bahsetmeyeceğim, o zaten ayrı bir konu. Ama canım Yalova’m parsel parsel yabancılara satılıyor. Akın akın ülkemize Araplar geliyor. Bugün Avrupa’nın yabancılar yüzünden yaşadığı sıkıntıları daha sonra ne yazık ki biz ülkece yaşayacağız. Bugün Avrupa’ya baktığımızda hep sorun çıkaranlar maalesef yabancılar. Ev alsınlar, turizme, ülke ekonomisine katkıları olsun tamam ama toprak bazı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi gene devletimizin olsun.
Yarın bir Filistin olmak istemiyorsak topraklarımızı satmamalıyız. Malum Dolar ve Euro karşısında Türk Lirası çok düşük. Bize pahalı gelen gayrimenkuller onlara çok ucuz geliyor. Korkuyorum açıkçası bedel ödenmiş bu toprakların göz göre göre gitmesine. Bugün parsel parsel arsa satmıyoruz, vatan toprağını satıyoruz. Ayrımcı değilim ama kendi ülkemde de yabancı olmak istemiyorum. Her karışı kanla ödenmiş bu toprakların, göz göre göre de gitmesini istemiyorum. Sadece Yalova’da yok bu sorun. Okuyoruz; Güneydoğu’da da aynı problem var. Burada da Arap olmayan yabancılar dönüm dönüm yerler satın alıyorlar. Nereye doğru gidiyoruz açıkçası bilmiyorum.