20. yüzyılda insan sağlığının en büyük tehdidi, herhalde sigara idi. 21. Yüzyılda ise araştırmacılar bu yüzyılın sigarasını ise şimdiden tespit etti.
“Oturmak” yani “hareketsiz yaşam” biçimi.
ABD’de Mayo Kliniğin Endokrinoloji Bölümü uzmanlarından Dr. James Levine, son 15 yılın en büyük sağlık sorunun “oturmak” olduğunu söylüyor. Yapılan çalışmalar, gün içinde 6 saat ve üzeri süreyi oturarak geçiren kişilerde, şeker hastalığı, obezite, ht, depresyon ve bazı kanserlerin belirgin arttığını gösteriyor. Kronik hastalığı olan kişilerin hastalık bulguları da hareketsiz yaşam ile şiddetleniyor.
Asıl kötü haber, düzenli ağır egzersiz yaparak oturmak ile artan risklerin önlenebileceğini düşünenler için.
Eğer günde 6 saatten daha fazla süreyi oturarak geçiriyorsanız, Haftada birkaç gün yaptığınız birkaç saat süren ağır egzersizler sizi kurtarmıyor.
Peki ne yapmak gerekiyor?
Yanıtı 4 harf; NEAT: “non-exercise activity thermogenesis.”
NEAT, uygulamada şu demek.
Olabildiğince sık ayağa kalkın, olabildiğince uzun süre ayakta durun, olabildiğince yürüyün, yürüyün, yürüyün...
Kolay mı?
Her işi bir koltukta yapabilecek teknolojik donanım çağında kolay değil. Ama çalışmalar, ayaktaki bir kişinin metabolizmasının, oturan birininkinden iki kat daha hızlı çalıştığını ortaya koyuyor. Dolayısıyla gün içi etkinliği artırmak, tüm gün oturup birkaç saat yüksek tempolu ağır sporlar yapmaktan çok daha sağlıklı.
Araştırmacılar, sadece ayakta geçirilen sürenin belirgin artırılması ile kilo verilebileceğini ve sağlıklı bir yaşam sürdürülebileceğini belirtiyor.
Amişler üzerinde 2004 yılında yapılan bir klinik çalışma, hareketsiz yaşamın zararları üzerine oldukça önemli bilgiler veriyor.
Amiş topluluğu, ABD’de yaşayan, muhafazakâr bir Hristiyan grubu. Genel olarak basit bir yaşama inanıyorlar. Otomobil, telefon, elektrik gibi modern yaşamın kolaylıklarından sakınıyorlar.
İşte bu grup kişilerin üzerinde yapılan epidemiyolojik çalışma, Amişler'in çağdaşı sıradan Amerikalılara göre çok belirgin biçimde düşük kanser, obezite ve diyabet riski taşıdığını gösterdi.
Üstelik Amişler, sıradan Amerikalılar gibi düzenli egzersiz yapmıyor, kırmızı et yiyor, rafine şeker ve öteki yağlı gıdaları sakınmaksızın kullanıyor.
Peki Amişler'in sırrı ne?
Sır, tabii ki NEAT...
Amiş toplumunda ortalama bir kadın günde 14.000, bir erkek ise 18.000 adım atıyor, günde ortalama 12.8 km. yürüyor.
Peki biz bu modern dünyada bu mesafeleri yürüyebilir miyiz?
Yanıt, evet!
İşte size birkaç uygulanabilecek yol...
Yürürken konuşun. Yani yürürken yanınızda arkadaşınız olsun.
Araba kullanmayın. Toplu taşıma, İstanbul’da bile yeğlenmelidir.
Bir konu hakkında konuşurken, tartışırken ayakta durun.
Telefonu evin ya da ofisin uzak bir noktasına koyun ve çaldığında ayağa kalkıp almaya gidin. Masa başından çalışırken mutlaka küçük aralar verin.
Normal koşullarda hareketsiz geçirilen her 20 dakika sonrasında eklem ve bağlarınızda yıpranma başlar. Dolayısıyla 20 dakikada bir 1-5 dakika ara verin, ayağa kalkın, gerinin, birkaç adım atın. Gözünüzü, uzaklardaki nesnelere odaklayın.
Olabildiğince merdiven kullanın, asansörün adını unutun.
Toplu taşımalarda bir durak önce ya da sonra inin, yürüyün, yürüyün, yürüyün.
“Ev ofis” çalışmak, sanıldığı kadar iyi bir şey değil!
Uzak durun!
Olanaklıysa evinizin uzağında bir ofis kiralayın.
Ofisinizi içinde dolaşabileceğiniz biçimde tasarlayın. Örneğin çöp kutusunu uzağa bir yere koyun. Dosyalarınız, yanı başınızda olmasın. Kalkın, gidin, alın.
Büyük fincanlarda çay içmeyin, gereğinden uzun oturmak zorunda kalırsınız kafelerde. Oturun, hemen çay için ve kalkın.
Çok daha az TV izleyin. ABD’de ortalama TV izleme süresi 5 saatin üzerinde. TV izleme süresini günde bir iki saatin altına indirin. Ailenizi, arkadaşlarınızı, dostlarınızı da bu yürüme ve ayakta durma seferberliğine katın.
Hep beraber yürüyün, yürüyün, yürüyün, sporla kalın...