Güçlü kadın kelimesini bazı kadınlara çok yakıştırırız. Çünkü bu sıfat o kadınlarla bütünleşmiştir. Ama şu var güçlü kadın olmayı onlar mı seçti, yoksa şartlar mı bu hale getirdi.
Hani derler ya seni öldürmeyen her şey kuvvetlendirir diye. Bence de yaşanan her acı, hayata daha sağlam basmamızı sağlıyor.
Yarım kalmış hayaller, tutulmamış sözler, ölümler, ayrılıklar hep bir odun attı bu ateşin büyümesine.
Aslında babamızın evinde öyle miydi.?
Ne masum hayaller kurardık. Her şey toz pembeydi. Hiç tahmin etmezdik yaşadıklarımızı, kim bilir daha yaşayacaklarımızı...
Özellikle Türk kadının hayali evlilik ve çocuktur. Çünkü buna göre yetiştirilir. Ve böyle yıllarca mutlu olacağını düşünür. Bilmez ki ilerde aldatılacağını, terkedileceğini, çocuklarına hem analık hem babalık yapacağını...
Evinin hanımıyken, başka evlere temizliğe gideceğini.
Çünkü aileler hep kız çocuklarını gelin olarak büyütüyor. Okusun, meslek sahibi olsun diyen ne az aile var maalesef ülkemizde...
Ama kadın alıştıkça güçleniyor. Güçlendikçe, ayaklarını sağlam basıyor. Ve biliyor artık yıkımın kimden ve nereden geleceğini...
O masum hayallerinin yerine, başarı ve güçlü yaşama hırsı kaplıyor. Çünkü biliyor bir düşerse kaldıranın olmayacağını...
Güçlü kadın hikayesinde kahramanın kendisinin olduğunu artık çok iyi biliyor. Ve bu kahramanın hikaye bitinceye kadar güçlü olmak zorunda olduğunu....
İçinde ki fırtınaları kimseye göstermiyor. Kaybedilen yılları, yaşanmamış hayallerini içine atıyor. Çünkü o güçlü bir kadın gözükmek zorunda. Gözlerini kapayana dek de hep güçlü kalacak...