Tanıyanlar bilirler; yemeyi, özellikle de ender ve efsane lezzetleri tatmayı, denemeyi severim. Bu nedenle geçtiğimiz hafta, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Merinos Parkı’nda ikincisini düzenlediği Bursa Gastronomi Festivali’ni duyunca soluğu Bursa’da aldım.
Çok sayıda gıda firmasının katılım sağladığı etkinlik, cıvıl cıvıldı ve stantlar dikkat çekmek için birbirinden güzel şekilde ve rengarenk hazırlanmıştı. Festivale vatandaşın ilgisi de oldukça fazlaydı. Belediye 500 binden fazla kişinin organizasyonu ziyaret ettiğini duyurdu. Bursa ve Bursa dışından binlerce kişi, çoluk-çocuk, genç-yaşlı festival alanını doldurmuştu.
Etkinlik gastronomi festivali olunca gözler çoğunlukla Bursa yöresi lezzetlerini aradı ama bu lezzetler maalesef azınlıkta kalmıştı. Onlarca stant arasında Bursa’ya dair; Süt Helvası, Tahinli Pide, Cantık, Hurma Tatlısı, Kemalpaşa Peynir Tatlısı, İnegöl Köftesi ve Gemlik Zeytini görebildiğimiz ender lezzetlerdendi. Bu stantlar da birer adetti. Yani aynı üründen çok sayıda festival katılımcısı olması nedeniyle oluşacak rekabetin, son kullanıcı olan vatandaşa kalite olarak aksedeceği bir yarış hali söz konusu değildi. Gerçi bu noktada iki nüans var. Biri festivalin isminin Bursa Lezzetleri Gastronomi Festivali olmaması. Bu nedenle yöresel ürünler açısından beklenti içinde olunmaması beklenebilir. Ancak festivalin ismi bu olmasa da festival organizatörlerinin daha çok Bursa’ya ait yöresel ürünün etkinlikte yer alması için gayret göstermesi gerekirdi diye düşünüyorum. Bu sene festivalin ikincisinin düzenlendiği ve bu konuda tecrübe kazanıldığı da göz önüne alınırsa bu makul bir talep olsa gerek.
Bunun dışında gözlemlediğim kadarı ile festivalde döner tezgahı enflasyonu vardı. Özellikle son dönemlerde gece yemek alışkanlığı trendinin yaygınlaşması ve gece dönercilerinin sayılarının hızla artması ile birlikte, zaten zirvede iken daha da popülerleşen ve ünü yurtdışına ulaşmış milli yiyeceğimiz döner, festivale de damgasını vurmuştu. Kimi tavuk, kimi kuzu, kimi dana, kimi karışık kırmızı etten yapılmış, kimi odun ateşinde kimi gaz ocağında, kimi yatay, kimi dikey formda hazırlanmış bir sürü döner tezgahı ve önlerinde uzun kuyruklar.
Ülkemizin başka kentlerine ait yöresel lezzetler de vardı festivalde. Çiğköfte, içli köfte, tandır çorbası, baklava, kumru, kokoreç, künefe ve daha niceleri.
Bir stantta sunumu yapılan yerli otomobilimiz Togg şeklinde hazırlanmış börek en çok ilgi gören ürünler arasındaydı.
Sunulan lezzetler birbirinden güzel, yemekler birbirinden davetkar ve seçenekler de oldukça fazla olunca biz de kendimizi gastronomi aşkıyla yemeğe verdik tabi. Bir günlüğüne diyete ara vermek zorunda kaldık haliyle. Hal böyle olunca festivalden, efsane lezzetler sayesinde karnımız tok, mutlu ama kilo almış şekilde ayrıldık. Bir sonraki festivali de merakla takibe aldık elbette.
Kalın sağlıcakla.