Bir düşünün, bazen sayısız defa karşımıza gelir aslında yaşanmış hayatlarımızda ikili ilişkilerde, arkadaş ortamlarında yeni insanlar ile tanışırız.
Sorarız, sorgularız anlamaya çalışırız. Aynı benzer düşünceler de olmadığımızda içimiz ısınmaz, sıcak gelmez, sohbeti uzatmak dahi istemeyiz. Hatta önyargılara kaptırır, olumsuz düşüncelerimize inandırırız kendimizi. ‘Adam kötüdür’ deriz. Adamın geçmiş hayatını kulaktan dolma işitiriz, ön yargılarla yorumlar yaparız, sorgularız. Nasıl bir insandır, neden böyle davranmıştır gerçek sebebi nedir soramayız. Cesaret edemeyiz. Oysa gerçek ve sağlıklı ilişkilerde olayların gerçek yüzlerini empatiler kurarak anlamak, dinlemek gerekir gerçek sahiplerinden.
Bir adam siyasal geçmişi yüzünden yargılanmamalıdır. Bir sene şurada, bir sene burada, bu yılda burada neden ki çok saçma denmemelidir.
Gerçek manası nedir?
Neden bu şekilde bir yaşanmışlık içerisindedir mantığı anlamaya çalışmak gerekir. Sahip olduğunuz doğrular her zaman başkalarının doğrularıyla aynı olamaz. Aynı olsaydı eğer, Cenabı Hak her bir bireyi aynı yaratır, aykırı olmalarını istemezdi. Bir yola çıktık, inandık birileriyle lider belledik kendimize. Politikadan anlamadan, hiçbir taraf olmadan inançlarımız ile kendi ideolojimiz ile yol aldık. Yol, amaçları ile buluştuğunda lider bellediğinin senin fikir ve beyanlarına aykırı davrandığına şahit olduk ve görev sonunda ayrılma kararı aldık. Ayrıldık. Bir yolda bulunmuş olmak seni o yola aitmişsin gibi hissedenler, düşünenler oluşmasına sebep oldu. Bolca. Oysa sen bile kendini ve çıktığın yolu kendin yeni keşfetmişsin ve vazgeçmişsin oysa.
Başka bir yol ile tanışmak istedik babanın inandığı yoldu. Hep inandığı ve hep arzu ettiği atanın yoluydu, sempatik ve sıcak geldi bir adım attım içeriye, içeride oraya ait olmaması gerekenlerin varlığını orada hissetmek, çıkar dünyasının içinde kendini bulmak, olanları kendine, bünyene yakıştıramamak çok hızlı bir şekilde oradan da ayrılmama sebep oldu.
Yakışmayan, geçmişi kirli soru işaretlerine cevap verilemez olmaları, bu düşünceler ile aynı çatıdan bir an önce çıkmak fikri en iyi fikir gibi gelmişti. Temel ideolojim bir yönetici olmak fikriydi. Bir ilçenin mayoru olmak hayaldi. Ama gerçekten inanılmış bir hedefti tüm benliğime. Bunun olabilmesi için imkansızlıklarla mücadele edecek güce sahip olmak gerekiyordu. Fırsatları değerlendirmek gerekiyordu. Teklifleri değerlendirmek, gerçekçi olmak bakmak hayata, kazanmak için tek bir yerde durmak gerekiyordu. O yolda aslında mantaliteme, benliğime, karakterime, aykırı yerdi. Kendime olan inancım, beni değiştiremezler ben belki birilerini değiştirebilirim. Hakkı, hakkıyla çözerim inancına inanmıştım. Benim arzu ettiklerime, niyetleri ve düşünceleri benimle bir olmayanlar sebebiyle olumlu sonuçlanmadı ve ait olmadığım yerden ayrılmak hiç bu kadar kolay olmamıştı.
Ön yargılarınızı bir kenara bırakın. Her yapılan hamlenin, hareketin bir anlamı ve bir cevabı vardır. Doğrularınızı değil kişilerin doğrularını anlamaya çalışmanız gerekiyor. Benim doğrularımda kendi içinde sizleri ikna edecek kadar gerçekçidir. Sadece empati kurarak dinlemek, anlamaya çalışmak gerekiyor. İyi niyet ile baktığınız müddetçe, insanları sağlıklı bir şekilde anlayabileceğinize inanıyorum. Çok sevdiğim bir söz vardır ve bu sözün söylenişi farklı şekillerde de söyleniyor olabilir.
“Nasıl görmek istiyorsan öyle bakarsın”, “Kusur bulmak istiyorsan zaten bulursun”, “Kalbin ne kadar iyiyse karşındakinde o kadar iyidir”