Bir öğretmenin "hiç bir işe yaramamış olma" algısına dair
Bugün dünya öğretmenler günü.
Bu nedenle halkı, ülkesi ve eğitim için çalışan ve işini her şeyin üstünde tutanlara minnetle...
Aşağıdaki özensiz yazı bu vesileyle yazılmış ama bireysel düşünce ve duygulardan ibaret, bir "Kendini ifade etme" yazısıdır.
İyi bir eğitim felsefeniz varsa, iyi bir eğitim yaklaşımınız olur. İyi bir eğitim yaklaşımınız varsa, iyi bir eğitim modeliniz ve sisteminiz olur...
Buradan iyi öğretmenler çıkar.
Haliyle de, iyi yetişmiş nesiller....
İyi öğretmenler iyi eğitim felsefelerinin, yaklaşımlarının, modellerinin ve sistemlerinin sürdürülebilir olmasını sağlayanlardır.
Aksi takdirde hiç bir işlevleri kalmaz. Memur olurlar.
Bir öğretmen için çürüme "eğitim memuru" olmakla başlar.
Eğitim memuru zamanı derse göre değil, dersi zamana göre işleyen ve bitiren demektir.
Memur işini yapar ve gider.
Eğitim memuru öğretmen de işini yapar ve gider.
Türkiye'de en az 50 yıldır giderek yozlaşan ve memurlaşmış bir öğretmen kitlesi vardır.
Bu çürüme aşağı yukarı 50 yıldır devam eder. Son 20 yıldır ise kokuşma ve yok olma aşamasından devasa bir kitledir bu.
İçine ırkçılık, dincilik, bölücülük, tarikatçılık, cemaatçilik, particilik ve söz de ideolojik düşünce serpiştirilerek asıl işini unutmuş bu kitle daire, yazlık, otomobil, paye ve güç hedefine kitlenmiş, düzene ve sisteme itiraz etmeyen, hazineden geçinmeli, lüzumsuz hale getirilmiş, Türkiye kaotik yapısının ve yozlaşmışlığının en somut örneklerinden birini teşkil eder.
İyi öğretmen diye bir şey yoktur. İyi eğitim felsefesi, iyi eğitim yaklaşımı, iyi eğitim modeli ve iyi eğitim sistemi vardır. Aksi halde iyi öğretmen yalandan ibarettir.
Bir öğretmenin eğitim felsefesi, yaklaşımı, modeli ve sistemi giderek berbat edilen bir ülkede, mesleki yaşamının sonlarına doğru "hiç bir işe yaramamış olma algısı" korkunç bir şey.
Onca emeğin "değersiz emek" haline gelmiş olması ve hiçbir şey yapamamış olmak hissiyatı dehşet verici bir duygu.
Yaşayan herkes bilir..