Siyasette duran, bekleyen kaybeder. Zamanla da yok olup gidersiniz. “Siyaseti halk için mi yapıyor, yoksa kendisi için mi yapıyor?” sorgulaması başladığı zaman siyasetçi silinir gider. Siyasette devamlılık ve istikrar pirim yapar. İnandırıcı olabiliyorsanız o zaman halkın gözünde ve gönlündeki yeriniz sizi isteseniz de istemeseniz de çeşitli kademelerde olmak için zorlayacaktır. Aslında siyasetçi öyle aşamalardan geçip pişiyor ki. Çünkü her türlü insanla muhatap olmanın getirdiği hayat tecrübesi size kısa zamanda çok şeyleri öğrenmeyi sağlıyor. Günümüz iletişim çağında “haberim yok” dediğiniz anda bitmişsiniz demektir. O kadar iletişim yoğunluğu yaşanıyor ki bu yoğunluktan geri kaldığınızda stratejik hatalar yapmaya başlarsınız ve bir, iki derken üçüncü hatayı yapmaya bırakmazlar sizi.
Yakın dostlarınızla öyle organizasyonunuz olacak ki her anlamda tamamıyla güven duyacağınız ve gözünüz kapalı yola çıkabileceğiniz, çeşitli meslek gruplarına mensup candan ekiple siyasette başarı elde edilebilir. Bu başarı kolektif ve paylaşım ile elde edilebilir. Siyasetin malzemesi insan olduğuna göre menfaate dayalı olmayan, sadece ülkesi için çalışan ve bir beklenti içinde olmayan yapılanma ile sonucu elde edebilirsiniz. Yoksa beklentiler zamanla menfaat çakışmalarına yol açacak ve bir de bakacaksınız ki bir adım ileri gidememişsiniz.
Siyaset eğer halk için yapılıyorsa bence siyaset olur. Vatandaş bilecek ki seçtiği zaman o makamı kendisi için değil, bizim için sonuna kadar seçmeninin menfaatleri doğrultusunda çalışacak. Vatandaşın derdini bilmeyen, geçim derdini bilmeyen, sağlık problemlerini bilmeyen, eğitim derdini bilmeyen kısacası vatandaş olmanın ne demek olduğunu ve tüm zorlukların içinde olmayan bir siyasetçi ile vatandaşın frekansı elbette uyuşamaz. Frekans uyuşmadığı için anlama ve algılama da mümkün olamayacaktır. Siyasetçi ile halk arasındaki kopukluk zamanla problemlerin doğmasına yol açar. Halk kendi frekansını yakalayamayanı, kendisini algılayamayanı sandık geldiği zaman vereceği oyla adeta cezalandırır. Adayları ne kadar güçlü olursa olsun parti genel politikası ve yaklaşımı seçmende hep ön eleme yaparken öncelik arz eder.
Günümüz iletişim çağında öyle dikkatli ki seçmen, aldığınız soluk sayısını bile biliyor, takip ediyor. İnternetten kim nerede ne yapmış takibini yapıyor. Burada artık seçmen profili ne olursa olsun, gözü kapalı partili değil, sorgulayan, neden, niçin, nasıl gibi soruları net olarak cevabını almak isteyen ağırlığa doğru yönelmiştir.
Geçmişten elbette alınacak dersler ve veriler var. Bunu da iyi değerlendirmek gerekiyor. Siyaset iktidarda olsun, muhalefette olsun çözüm üretme makamıdır. Çözüm üretebildiğiniz sürece seçmen sizi tekrar destekler. Ama çözümsüzlüğü çözüm olarak gören yaklaşıma kesinlikle pirim vermez, vermeyecektir. Vatandaşın önceliklerini algılayan siyasetçi vatandaşça seçimlerde de algılanacak ve seçimin galibi olacaktır. Seçmen kendisinde kendisini görebildiği siyasetçiyi her zaman desteklemiştir ve destekleyecektir. Bu açıdan ilimizin öncelikleri ve olmazsa olmazları üzerinde halka ulaşan siyasetçiler başarıyı da bu yolla elde edeceklerdir.
Kazanan her zaman Yalova’mız olsun. Başka bir yazımda buluşana kadar kalın sağlıcakla…