Rejimin çökmesinin ardından, pek çok Suriyeli, kayıp yakınlarının akıbetini öğrenmek için Sednaya'ya akın etti. Ancak yıllarca hiçbir haber alamadıkları sevdiklerinin durumuna dair acı gerçekle karşılaşmak zorunda kaldılar.
İşkence ve Ölümle Dolu Hücreler
Sednaya Cezaevi'nin karanlık koridorlarında dolaşırken, tüyler ürpertici bir atmosfer hâkimdi. Hücrelerin dar ve kokulu havası, işkenceye dair korkunç izler taşıyordu. Cezaevinde yer alan infaz odaları, işkence aletleri, ceset pres makineleri ve kanlı urganlar, Esad rejiminin acımasız yönetiminin sembolleriydi. Tek kişilik hücrelerin bazıları, insanların ayakta bile duramayacağı kadar küçüktü. Kararmış lağım çukurlarının bulunduğu hücreler, cezaevinin ne denli korkunç bir yer olduğunu gözler önüne seriyordu.
“Babamı Bir Gece Aldılar”
Suriye rejiminin zulmüne uğramış yüzlerce kişi, yakınlarının akıbetini öğrenmek için Sednaya Cezaevi önünde toplanmıştı. Muhammed Süleybi, "Babamı bir gece alıp götürdüler, sonra öldü dediler. Cenazesini bile vermediler," diyerek, yıllar süren belirsizliğe işaret etti. Fediye Şubra ise, Sednaya'ya konulan üç kardeşinin izini sürmek için gelmişti. "Kardeşlerim sorgusuz sualsiz alınıp buraya atıldı. 10 yıldır haber alamadık, belki sağlardır diye geldik," dedi.
İşkencenin Gözler Önündeki Kanlı İzleri
Cezaevindeki infazların gerçekleştirildiği pres makinesi, kan dondurucu bir görüntü sunuyordu. Beşşar Esad rejimi tarafından işkenceyle öldürülenlerin cesetleri burada tahrip edilmekteydi. Birçok mahkumun ölümünden sonra cesetlerinin yakıldığı yerler ise cezaevinin korkunç geçmişini yansıtıyordu.
33 Yılın Ardından Serbest Kaldı
Lübnanlı Süheyl Hamevi, Esad rejiminin zulmüne uğramış bir diğer isim. 1991'de Lübnan'daki askeri varlığa karşı çıkan gruplara mensup olmak suçlamasıyla tutuklanan Hamevi, Suriye cezaevlerinde tam 33 yıl geçirdi. Hamevi, "Sednaya'da 15 yıl tek kişilik hücrede kaldım. Her gün işkence çektim. Hiçbir umudum yoktu, özgürlüğüme kavuşacağımı hayal dahi edemedim," diyerek yaşadığı dehşeti anlattı. Sonunda, dışarıdaki çatışmaların etkisiyle cezaevinden çıkarak Lübnan'a döndü.
Sednaya'dan Umutlu Bekleyişler
Suriye’deki Baas rejiminin devrilmesinin ardından, Sednaya Cezaevi’nin önünde binlerce kişi, kayıp yakınları için umutlu bir bekleyişe geçti. Üsama Beşir, yıllardır kaybolan üç kardeşinin akıbetini öğrenebilmek için Şam’a gelmişti. “İnşallah yaşıyorlardır, umudumuzu kaybetmedik,” diyerek, kardeşlerinin sağ salim bulunması umudunu dile getirdi.
Ziyaret Edilemeyen Çocuklar ve Aileler
Humuslu Halid Mahmud Hamza, 2012’de alıkonulan oğlunun Sednaya Cezaevi’ne getirildiğini öğrendiğini, fakat rejimin tehditleri nedeniyle onu ziyaret edemediklerini söyledi. “Bizi uyardılar, ‘Eğer ziyaret ederseniz, onu ölü olarak teslim alırsınız’ dediler,” diyerek yaşadığı korkuyu aktardı. Hamza, tıpkı diğer aileler gibi, oğlunun sağ olup olmadığını bilmeden beklemeye devam etti.
Çocuklarını Arayan Aileler
İyad Mercan, 2020’de tutuklanan kardeşinin akıbetini öğrenebilmek için hala cezaevi önünde bekliyordu. “Bu sürede neler yaşadığını bilemiyoruz. Yeni hükümetten, hapishane sorumlularının bulunup cezaevine giriş yollarının tespit edilmesini istiyoruz,” dedi. Deralı Üdey Hamza ise, 2011'den beri oğlunun nerede olduğunu bilmeden bekleyen bir diğer anne. "Ziyaret dahi edemedik, ölü olduğu söylendi ama inşallah yanlıştır," diyerek, umutla çocuğunun geri dönmesini bekliyordu.
Sednaya Cezaevi, sadece bir hapishane değil, bir zulüm merkezi haline gelmişti. Esad rejiminin bu kirli sicili, yıllarca süren acılarla hafızalarda kaldı ve hâlâ kayıp olanların geri dönmesi umudu devam ediyor.