Ellerden düşmeyen cep telefonları, tabletler, ekranı kapanmayan bilgisayarlar… Bir yerde rastlamıştım, “Bu akşam elektrikler kesildi, evdekilerle tanışma fırsatı buldum, iyi insanlarmış…” acı da olsa espri ile karışık hayatın içinden… Her geçen gün hayattan daha fazla kopan, sanal aleme dalmış bir nesil. Bu girdaba girenler için bazı hastanelerde klinikler kurulmaya başlanmışken durum daha da vahim olmadan gerek yasa yapıcıların gerekse konunun muhataplarının daha net ve çözüm odaklı adımlar atmaları gerekiyor. Önümüzde acımasız bir problem var ve bu problem her türlü kişilik bozukluklarının yanında psikolojik ve bunun yansıması bedensel rahatsızları getirmekte. İlerleyen süreçte onlarca saat bilgisayar başından kalkmayıp ölen gençlerin haberleri artık dünya geneline yayılmakta.
Hal böyleyken ve her geçen gün olumsuz etkisini daha da artırırken teknoloji bağımlılığı üzerine önce aile içerisinden başlamak üzere toplumun her katmanında ciddi ve gerçekçi yaklaşımların hayata geçirilmesi gerekiyor. Evde bile aile içinde sohbetin bitip, dakika başında cep telefonu ekranında olan akılların gerçek hayata dönmesi gerekiyor. Bireyselleşen hayatta genç dimağların girdabın içinden kurtarılması gerekiyor. Sosyal medya ile bilgisayar oyunları artık iç içe geçmiş durumda. Karşılıklı olarak reklamlarla devamlı uyarılan nesiller için radikal önlemler gündemimizde olmalı. Yaşa göre uyarıcı yazılımlar, oyun içinde kalınan sürenin sınırlandırılması gibi önlemler hayata geçirilebilir. Bunun yanında ailelerin seri şekilde uzmanlarca bilgilendirme seminerleri ile konu hakkındaki farkındalıklarının artırılması teknoloji bağımlılığı ile mücadelede yol aldıracaktır.
Peki sonrasında ne yapalım? Kitaplar ile nesillerimizi daha fazla buluşturalım. Duraklarda, otobüslerde kitap okuyan gençlerimizi, öğrencilerimizi görmeye başladığımız zaman aşama kat ettiğimizi söyleyebiliriz. Her yerde kitap ile buluşulmayı kolaylaştırmalıyız. Kitaba ulaşım ne kadar kolay ve ucuz olursa, bunun yanında kitap okuma açlığının da farkındalığı ile zaten problem başlı başına halledilmiş olacaktır. Kıraathaneler hayata geçmelidir. Yasal zorunluluk olan kitap bulundurulması gereken mekanlar bu yönüyle müsamaha gösterilmeden titizlikle yaklaşılmalıdır.
Teknoloji bağımlılığı ile topyekûn mücadelede kendimizden başlayarak acaba cep telefonundan ne kadar süre ayrı kalabildiğimizi bir sınayalım? Sonrasında aile bireyleri ve çevremiz… Teknolojinin bu denli ilerlediği günümüzde insan iradesine yönelen tehditlerin bertaraf edilmesinde topyekûn mücadele ile sonuç alınabilir. Bu mücadelede hepimizin yapabileceği bir şeyler var. Ne dersiniz?