Ramazan ayının merhamet, mağfiret ikliminde bayrama sayılı günler var. Rabbim bu ayı gereği gibi ifa edip Ramazan Bayramı’na sağlıkla ulaşmayı nasip etsin.
Birkaç gündür insanlık adına, insan olma onuru adına çok acı verici hadiseler yaşıyoruz. Tarih boyunca işgalci ve Müslümanları öldürmeyi kendine hak olarak gören İsrail’in, Mescid-i Aksa’daki Müslümanlara yönelik şiddet dolu tavrı kabul edilemez. Şehit çocuklar var, gençler var, bunun yanında yüzlerce kişiyi de yaralaması dünyayı ayağa kaldırdı. İnsanlık bu zulümden kurtulmalıdır… Her Ramazan ayında ve özellikle dini bayramlarda İsrail bunu hep yapıyor. İsrail’in terörist uygulamalarını lanetliyorum, insanların üzerine hava araçları ile ölüm kusan yaklaşımını, camide bedenini kahpe Yahudilere siper etmiş masum kadın, çocuk, yaşlılar, gençler… Kabul etmiyorum Uluslararası tüm mekanizmalar çalıştırılarak Filistinli kardeşlerimizin yanında olmamız gereken kritik bir süreçten geçiyoruz.
Müslüman kardeşlerimiz için çokça dua edelim. Dinlerinden dolayı zulme uğrayan kardeşlerimizi yalnız bırakmayalım. Sosyal medyada paylaşılan görsellerden sonra durumun vahametinin, ne denli insanlık dışı muamelelerin olduğunu gösteriyor. Rabbim inancı, rengi, milleti ne olursa olsun eziyet çeken, mağdur olan herkesi bu Ramazan ayının merhamet iklimi içerisinde kurtuluşa ulaştırsın.
Adeta açlık ve yoksulluk içinde açık hapishaneye mahkûm olmuş Filistin halkı zor durumda. Aslında zorda olan bizim yüreklerimiz, kalplerimiz… Hukuk tanımaz İsrail yönetiminin arkasında hangi devletler varsa, hangi yaklaşımlar varsa inanıyorum ki mazlumun ahı altında ezilecektir. Biz bu durumda duruşumuz ile, yüreğimiz ile mazlumun yanında tam olarak olmalıyız. Orada burnu kanayan bacımız, saçlarından sürüklenerek ezilen kardeşlerimiz yüreğimizi yakıyor. Zorda olan Mescid-i Aksa değil. Zorda olan insanlığın vicdanı aslında.
Her zaman olduğu gibi ekonomik yaptırım ve İsrail mallarına tam boykot ile zalimlere yapabileceğimiz en pasif dik duruş olacaktır. Türk bayrağını her sefer elinden düşürmeyen gencin şehadete erişmesi ve na’şının Türk bayrağı ile götürülmesi bizim coğrafyamızın yüklediği sorumluluğumuzu bir kez daha hatırlatıyor. Tarih bizi çağırıyor, Filistin bizi çağırıyor, Kudüs bizi çağırıyor… Uçun ebabil kuşları, uçun, mazluma siper olun, zalime cehennem olun…
Artık harekete geçme zamanı. Uluslararası hangi kurum ve kuruluş varsa hepsine görev düşüyor. Kişisel olarak yapacağımız en hafif duruş dualarımızla destek olmaktır. Yazımı kaleme aldığım itibarıyla yine İsrail hava saldırısı gerçekleştirdi. Kritik süreçten geçerken İsrail zulmü devam ediyor. Çok kötü senaryolar dillendirilirken inşallah kötü durum devam etmez. Uluslararası toplum eğer bu durumda harekete geçmez ise yazıklar olsun. Filistin’de hoparlörlerden yardım çağrısı ile tüm dünyaya seslenen kardeşlerimiz varken inanın boğazımızda düğümleniyor…
Duygu yükü ile kaleme aldığım bu zaman diliminde inşallah tablo daha kötüye gitmez. İsrail terör saldırıları eğer BM ‘de de mazlum Filistin halkının sesi duyulmaz ve dikkate alınmaz ise dünya çok ciddi bir eşiğe doğru gidecek. İnşallah aklıselim galip gelir.
Kalın sağlıcakla…