Yalova İl Milli Eğitim Müdürü Akmeşe, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde öğretmenlerin önemine dikkat çeken bir mesaj yayınladı. Akmeşe, “Geçmişle gelecek arasında köprü vazifesini üstlenen, nesillerin emanet edildiği, geleceğimizin mimarı, Cumhuriyetimizin fedakâr evlatları, Kıymetli Öğretmen Arkadaşlarım... Cumhuriyetimizin Kurucusu, ülkemizin bütün öğretmenlerinin Başöğretmeni Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 24 Kasım 1928 yılında Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul etmesinin ve Atatürk’e Başöğretmen unvanının verilmesinin 94. yılı nedeniyle 1981 yılından bu yana kutlanmakta olan ve 41. yılını kutladığımız “Öğretmenler Günü” münasebetiyle bütün öğretmen arkadaşlarımın Öğretmenler Gününü en içten duygularımla kutluyor, hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum. Bilgeliğin, gelecek nesillere ufukları açmanın, toplumları karanlıktan aydınlığa çıkarmanın, değişimin, çağdaşlığın, güvenin, başarının, hoşgörünün, dayanışmanın, sevmenin, saymanın, hayatı fark etmenin, kendini gerçekleştirmenin, bir şeyler beklemeden vermenin, beni düşünen var mı acaba diye öğrencisini rüyasında görecek kadar düşünmenin, bir harf, bir sayı öğrenildiğini görünce sevinçten uçmanın, öğrencisini iyi yerlerde görünce kıskanmamanın ve onunla gurur duymanın, kısaca; öğrenmenin, öğretmenin, geçmişin, geleceğin imzasıdır öğretmen. Bir şair nasıl anlatıyor öğretmeni:

Ben çiçeksem, köküm sensin,

Ben peteksem, arım sensin,

Ben meyveysem, ağaç sensin,

Ben yaşayan senim, sen.

Ben şiirsem, şair sen,

Ben nesirsem, yazar sen,

Ben kraliçeysem, tacım sen,

Ben yaşayan senim, sen.

Bir eğitimcinin dediği gibi, ‘Çocuk boş bir levhadır, üzerine neyi yazarsanız onu okursunuz.’ Bu sözler de açıklıyor ki; öğretmenler insanlığın en önemli unsurlarıdır. Bu yüzdendir ki, öğretmenlik peygamberlik mesleğidir diye anılır olmuştur. Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk de ‘Dünyanın her tarafında öğretmenler toplumun en fedakâr ve saygıdeğer unsurlarıdır. Öğretmenler her vesileden istifade ederek halka koşmalı, halkla beraber olmalı ve halk, öğretmenin çocuğa yalnız alfabe okutur bir varlıktan ibaret olmayacağını anlamalıdır. Memleketimizi, toplumumuzu gerçek hedefe ve gerçek mutluluğa ulaştırmak için iki orduya ihtiyaç vardır: Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri memleketin geleceğini yoğuran irfan ordusudur. Bu iki ordunun her ikisi de kıymetlidir, yücedir. Bu iki ordunun her ikisi de hayatidir. Bir millet irfan ordusuna sahip olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferin köklü sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuyla mümkündür.’ buyurmuş, hayatı boyunca öğretmenlere en yüce değeri veren başöğretmenimiz, öğretmen olarak anılmaktan gurur duymuştur. Öğretmen her şey değil, her şeye açılan kapı olmalıdır. Şairlerin gönlündeki sevdalı şiir, rüzgârın önündeki türkü, bebeklerin kulağındaki ninni, bayraktaki ay yıldız, üstümüze doğan güneş, karanlıkta parlayan yıldızdır öğretmen. Hz. Ali ‘Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum’, Sokrates ‘Dünyada her şeye değer biçilebilir, ama öğretmenin eserine değer biçilemez, çünkü onun eseri her şeydir.”, Diyojen de ‘Yeryüzünde öğretmenlikten daha şerefli bir meslek tanımıyorum.’ demiştir. Değerli öğretmen arkadaşlarım, asıl vazifemiz Türkiye Cumhuriyeti'ni ilelebet yaşatmak ve bunun için milli ve manevi değerlerimiz etrafında sıkılmış bir yumruk gibi kenetlenmek ve çok çalışmak, tüm öğrencilerimizi, öz evladımız gibi görmek ve ona göre davranmaktır. Unutmayalım ki; hammaddemiz insandır, hata yapma şansımız yoktur. Hatamızın, toplumun felaketi olacağını asla unutmamalıyız. Cengiz Han'ın dediği gibi; ‘Sakın bir çiviyi küçümseme... Bir çivi, bir nalı, nal bir atı, at bir komutanı, bir komutan orduyu, bir ordu koca bir ülkeyi kurtarır.’ Bizlere emanet edilen yavrularımız mukaddes varlık olan insandır ve bizler her çocuğa ülkeyi kurtaracak bir komutan edasıyla yaklaşmalıyız.

Zil çalacak... Sizler derslere gireceksiniz bir bir...

Zil çalacak, ziller çalacak benim için,

Duyacağım evlerden, kırlardan, denizlerden,

Ta içimden birisi gidecek, uça ese...

Zil çalacak... Siz geminize, treninize bineceksiniz bir bir,

Zil çalacak, ziller çalacak benim için,

Duyacağım iskelelerden, istasyonlardan bütün,

Ta içimden birisi koşacak, ardınızdan...

Ama ben, ben artık gelemeyeceğim.

Ne güzel söylemiş şair... “Ziller çalacak ama ben artık gelemeyeceğim.” diyerek emekliye ayrılan tüm öğretmenlerimize, bundan sonraki hayatlarında huzur ve mutluluk temenni ediyor, farklı zamanlarda şehit olan ve ahirete irtihal eden tüm şehit öğretmenlerimize ve tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Sözlerime Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün sözleriyle ve bir dörtlükle son vermek istiyorum. ‘Milletleri kurtaranlar, yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır. Eğitimdir ki, bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır ya da milleti esaret ve sefalete terk eder.’

İster bozkır olsun, isterse çorak,

Orası bir vatan, kutsal bir durak.

Kemal Kılıçdaroğlu hakim karşısına çıkıyor Kemal Kılıçdaroğlu hakim karşısına çıkıyor

Işığı yakmaktır, benim görevim,

Bizlere yakışmaz, geride durmak.

Hepinizi en derin sevgi, saygı ve muhabbetlerimle selamlıyor, bir kez daha Öğretmenler Gününüzü tebrik ediyorum.” dedi.

Editör: TE Bilisim