Terör globalleşen dünyanın adeta  kara  kabusu oldu. Sınır tanımadan her ülkede terör birinci gündem maddesi. Sebep sonuç ilişkisi içerisinde terörü üretip ihraç edenleri de   can evinden vuruyor. Dış güçlerin ülkemizde değişik versiyonlarını sergilemeye çalıştıkları tüm senaryo ters tepti.  Son söyleyeceğimi başında söyleyeceğim. Bu milleti yedi düvel  en zor anında bile  dize getiremedi. Maşa olarak kullanılan üç beş çapulcunun, alfabenin değişik harfleri ile anılan organizasyonlarının, oluşumlarının hevesi kursağında kalacak. Bu aziz millet birlik ve beraberliği ile en büyük zorlukları bile yılmadan sabırla, gereken tüm fedakarlıkları göstererek başarıya ulaşmışken , vatan toprağının dışında Afrin ve civarında yürüttüğümüz Zeytin Dalı Harekatımızda da  başarıya ulaşacağız. Türk Silahlı kuvvetlerimizin ve emniyet güçlerimizin canını siper eden mücadelesini yürekten destekliyoruz. Tüm şehit ve Gazilerimizi tekrar anarak onlara ne denli boçlu olduğumuzun bilinci içerisinde olduğumuzu yineliyorum.

                                  Sözde barışı getirme adına kendi ektiği nifak tohumuna bile sahip olamayan emperyalist yaklaşımlar milyonlarca suçsuz insanın kadın, çocuk demeden ölmesine neden oldu. İslam coğrafyasındaki insan ırkı neredeyse savaşla bitirilmek isteniyor.  Bu arada birileri elbette müthiş kazançlı çıkıyor. Çünkü savaşa dayanan sanayi daha doğrusu para kazanma makinesi çarkı hızla dönmeye devam ediyor. Dünyanın dört bir yanında bu film hep oynanıyor, oynanacakta.

                                  Kimlerin gidişattan ve dünya sahnesinde oynananlardan ne menfaatleri olduğuna bakılırsa senaryoyu kimin yazdığını daha iyi anlarız. Yakın gelecekte kana ve gözyaşına dayalı savaş politikası daha da vahşice sergilenecek. Bunu tahmin etmek zor değil. Çünkü savaşa dayalı sanayilerine yeni pazarlar ve potansiyeller bulmak zorundalar. Aynı zamanda paranoyaları icabı tehdit olabilecek güç odaklarını da birbirlerine kırdırarak pasifize etme yöntemiyle bir taşla iki kuş vurmayı amaçlamaktalar. Ama bu nereye kadar gidecek? İnsan kanı ve canı üzerine dayalı dünya düzeni bir yerde kopacak, ya da bu çark bir yerde takılacak. Benim düşünceme göre bu çarkın durmasını sağlayacak yine kendisi. Adeta kendi kendisini yok edecek. Çünkü paranoya üzerine ve şüphe üzerine dayalı bu toplum batıda tükenmek üzere. Kendi gölgesinden bile şüphelenen bu toplum yakın gelecekte en büyük tehdidi kendi içinden çıkartıp kendi sonunu hazırlayacak. Çünkü insanlığın bittiği yerde artık şiddet ve sapkınlıklar başlar. En büyük tehdit olarak belki de kendilerini görmeye başladıktan sonra kuyruğunu düşman gören bir köpeğin etrafında dönüp kuyruğunu yakalamaya çalışması gibi yerinde dönmeye başladı. Öyle zaman gelecek ki sitemin yetiştirdiği paranoyaklar sistemin tehditçileri ve tetikçileri olacaklar. Sapık gruplar ve oluşumlar öyle umulmadık bir anda bu savaş çarkının dişlileri arasına yerleşecekler ki bu dişlileri tıkayacaklar ve sistem işlemez hale gelecek. Dönemeyen ve çalışamayan bu sistem kendi sonunu hazırlayacak.  Dünyanın jandarmalığına soyunup sonra adalet adına yaptıklarına kılıf aramaya başlayan süper güçler, yine kendi kendilerinin sonunu hazırlamakta. Çünkü insanı sadece bir alet olarak gördüğü için sistem tıkanmış durumda.

                                  Sahnelenmek istenen oyun bozuldu ve ülkemiz artık düşmanlarını köşeye sıkıştırmış durumda. Yakın gelecekte ülkemizin sahip olduğu “Su ve Bor Madeni ” kaynakları bizi çok farklı konuma getirecek. Tüm dertleri aslında bu. Gelecek bu iki faktör üzerine planlanmalıdır. GAP projesinin tamamlanması ile bölgede kaos çıkartmak isteyen şer odaklarına karşı, 15 Temmuz darbe girişimine karşı, Çanakkale’de nasıl vücudumuzu siper ettiysek şimdi de ediyoruz, edeceğiz… Milli birlik ve beraberliğimiz olduktan sonra senaryolar uygulanamayacaktır.  Savaş senaryoları ile vahşi tutkularını alet etmeye çalışan bu kirli ve karanlık zincirin halkaları karşısında daha duyarlı olmaya, güncel konularda daha bilinçli yaklaşım içinde olmak için tarihi okumamız, özümsememiz gerekiyor.

                               Ortadoğu kaynıyor, Suriye’de taraflar birbirlerine çok yaklaştılar. İsrail uçağının Suriye hava savunma sistemi tarafından düşürülmesi, İsrail’in İran hedeflerini bombalaması…. Hep küçücük bir alana sıkışan silahlı unsurların bundan sonra da çok sıcak günlerin geleceğinin habercisi. Ülkemizin teröre karşı güvenliği Afrin ve devamındaki bölgelerdeki silahlı terör yuvalarının yok edilmesinden geçiyor. Yoksa yurt içine sızmalar yaşanacaktı ve terörün sıcaklığını şehirlerimizde hissedecektik. Binlerce tır dolusu silah terör örgütlerine verilirken uygulanmak istenen senaryo buydu. Lakin yine şer odaklarının planları ters tepti. Allah silahlı kuvvetlerimizi korusun. Dualarımız ve yüreğimiz onlarla…