Türkiye’nin deprem ülkesi olmasından dolayı DASK ya da Konut Sigortası gibi sigorta türleri büyük bir öneme sahiptir. DASK başvurusu yapmak deprem sonrasında binada oluşacak hasarı belli ölçüde karşılamayı taahhüt etmektedir. DASK hesaplama süreçlerinde ise birçok faktör etkili olmaktadır.
Deprem Sigortası ve Konut Sigortası, aralarında yer alan keskin farklılıklara rağmen sık sık birbirine karıştırılır. Peki tam olarak DASK hangi düzeyde bir koruma sağlar? Öte yandan deprem sonrasında oluşabilecek hasarı minimize etme noktasında önemli bir sigorta türü olan Konut Sigortası ile aralarındaki farklılıklar nelerdir? Gelin bu soruların yanıtlarına bakalım.
DASK Nedir?
DASK gibi sigorta türlerinin varlığı, deprem gibi çok büyük ve yıkıcı bir felaketten sonra en azından maddi hasarların koruma altına alınması açısından çok değerlidir. Türkiye gibi deprem riski yüksek olan ülkelerde bu durum daha da büyük bir önem kazanmıştır. Deprem riski epey yüksek bir ülke olan Türkiye’de yaşayan konut sahipleri ya da kiracılar, DASK yaptırmakla yükümlüdür. Zorunlu bir sigorta türü olan DASK’tan yararlanmadan faturaları üzerinize almanız teknik olarak mümkün olamaz.
DASK, temel olarak “Doğal Afet Sigortaları Kurumu” sözcüklerinin kısaltılmış halidir. Bu sigortanın milyonlarca kişi tarafından aktif şekilde kullanılması, deprem bilincini de pekiştirmektedir. Depremin neden olduğu maddi hasarlara odaklanan DASK, makul bir poliçe ücretine sahiptir. Basit bankacılık işlemleriyle ya da aracı sigorta acenteleri sayesinde söz konusu işlemi tamamlayabilirsiniz.
Zorunlu Deprem Sigortası olarak da bilinen DASK, esasen tüzel kimliğe sahip bir kamu kuruluşudur. Depremden sonra ortaya çıkabilecek hasarlar dışında yine deprem kaynaklı oluşabilecek yer kaymaları ve yangınlar da bu kapsamda değerlendirilir. Bu arada bahçe duvarları ya da merdivenler gibi ortak kullanım alanları da söz konusu kapsama dahildir.
DASK ile alakalı koşullar yasal düzenlemeler neticesinde belirlenir. Deprem sonrasında tazminatlar, devlet tarafından yaratılan ve yönetilmekte olan bir fon üzerinden temin edilir. Poliçe sahiplerine, daha önce sözleşmede belirlenen limitler kapsamında bu ödemeler yapılır. DASK gibi korumalar olmadığında konut sahipleri çok ciddi bir maddi yükle karşı karşıya gelebilir. DASK ise deprem sonrasında konut sahiplerinin hayatlarını yeniden güçlü bir şekilde inşa edebilmesine destek olur. Doğal Afet Sigortaları Kurumu ile alakalı ilk girişimler 1999 yılında yaşadığımız felaketten sonra oluşturulmuştur.
DASK ve Konut Sigortası Farkları
DASK ve Konut Sigortası arasında bariz farklar olmasına rağmen iki sigorta türünün aynı anlama geldiği düşünülebilmektedir. Konut Sigortası temel olarak DASK korumasına ilave olarak konutu ve içerisinde bulunan eşyalara odaklanır. Konut Sigortası’nı DASK korumasından ayıran en temel fark budur. Öte yandan Konut Sigortası sadece deprem felaketi ile ilgili değildir. Depremin haricinde hırsızlık, su baskınları, yangın gibi durumları da bu kapsama dahil etmek mümkündür. Bu anlamda DASK’a kıyasla çok daha geniş bir koruma sunar. Bu sigorta türü çoğunlukla DASK ile beraber sunulabilir ve öte yandan ekstra teminatlarla genişletilir.
Konut Sigortası kapsamında depremden ya da diğer felaketlerden sonra oluşacak maddi hasarların yanında konut onarımı ya da yeniden inşa etme sürecinde oluşacak maddi yükler de azaltılır. Dolayısıyla söz konusu sigorta türü hem konut sahipleri hem de kiracılar açısından ciddi bir güvence oluşturur. DASK ve Konut Sigortası arasındaki bir diğer temel fark da zorunluluklarla alakalıdır.
DASK tümüyle zorunlu bir sigorta türüyken Konut Sigortası opsiyoneldir. Öte yandan DASK, deprem ve ona bağlı zararları tazmin ederken Konut Sigortası salt konuta değil evin içinde bulunan özel eşyaları da teminat altına alır. Bir diğer farklılık ise DASK kapsamının herkes için standart bir çerçeveye sahip olurken Konut Sigortası’nın taraflar arasın