Sayın Vekilim;

Meclise getirilen işbu yasa teklifi, maalesef 2004 yılında ilk defa hayvanları koruma kanunu ile hayvanlar için getirilen tüm düzenlemeleri ortadan kaldırır mahiyettedir.

Zabıta kaldırım işgaline göz açtırmıyor Zabıta kaldırım işgaline göz açtırmıyor

Her şeyden önce hayvanları koruma kanunun amacı hayvanları korumak iken, şimdi bu amaçtan dönülmüş ve insan hayvan çevre sağlığı öncelikli hale getirilmiştir.

Madde 6, ki 5199 sayılı kanunun belkemiğidir, Osmanlılar’dan itibaren  sokakta hayvan kültürümüzün önemli ve en renkli parçasıdır. Bu madde 6 kaldırılmaktadır.

Yine kedi ya da köpek ayırt etmeksizin, tüm sokak hayvanlarının toplanılması öngörülmektedir.
Sokakta hiçbir hayvan kalmayacağı için, 5199 sayılı kanunda düzenlenen yerel hayvan koruma görevlisi de artık kanundan çıkarılmaktadır.

Ev hayvanlarının korunmasına dair Avrupa Sözleşmesi tarafı olduğumuz şimdi hatrlanmış ve sadece popülasyonu azaltmak maksadıyla dahi hiç bir gerekçeye ihtiyaç duyulmadan, ötenazi yani ölümün getirilebileceği düzenlenmiştir.

Saldırgan, bulaşıcı ve tedavisi mümkün olmayan hasta hayvanlar, anatomik yapısı bozuk hayvanlar, kuduz riski taşıyanlar ve sahiplenmesi yasak hayvanların ise hemen ötenaziye  tabi tutulacağı düzenlenmiştir. 
Oysa, her canlı kuduz riski taşır ve kuduz olmaktan farklıdır. 3 bacaklı bir hayvan anatomisi bozuktur ancak yaşam doludur.

Üzülerek ifade etmek isterim ki, Sahipsiz hayvanların öldürülmelerinde tıbbi gerekçe mecburiyeti kaldırılmıştır.

Terkle alakalı düzenleme getirilmiş; sahipli hayvanın terki halinde sahibine 60.000 TL, yerel yönetimin topladığı sokak hayvanını sokağa bırakması halinde hayvan başına 50.000 TL öngörülmüştür.

Yine 20 yıldır görevini yapmayan belediyelere bugüne kadar hiçbir şey yapılmamışken, olması gereken cezai yaptırım şimdi manidar bir zamanlamayla getirilmiş; bakımevini inşa etmeyen, hayvanlar için ayırması gereken bütçeyi ayırmayan, hayvanları sokağa terk eden belediyelere, altı aydan  iki yıla kadar hapis cezası ön görülmüştür.

Bu arada bakımevlerinin yapımı; 31.12.2028 yılına kadar yani 4,5 sene ötelelenmiştir. Türkiye’de 1389 belediye vardır lakin sadece 290 bakımevi bulunmaktadır. 
%83 bakımevi eksiği olan ülkemizde, hemen toplamaların başlayacak olması dahi, yasanın tek gayesinin hayvanları toplayıp yok etmek olduğunu ortaya koymaktadır. 
Tüm ve önceliki hedef, sokaklardan hayvanların toplanmasına yöneliktir. 

Oysa sokaktaki hayvan;
Kültürümüzün en güzel merhametli parçasıdır,
Sokakta saha koruması yapar, başka hayvanların o mahalleye girmesini önler;
Kuduz bariyeri yapar, yaban hayvanlarına yaklaşmasına engel olur.

Bu yasa sonucu, mahalleleri başta fare ve sıçanların basacağı, yer yer yılan, tilki, yaban domuzlarının geleceği muhakkaktır. 

Ancak asıl popülasyona yol açan hayvanların kaçak üretimi ve kaçak satışı ile alakalı tek bir düzenleme getirilmemiştir. 

Hayvan sahiplenilmesinin teşviki ile alakalı hiçbir madde bulunmamaktadır.

Tüm dünyaya örnek teşkil eden sokak hayvanlarımız,  sokaklardan hunharca toplanıp öldürülecektir. 

Böyle bir toplu katliam, süregelecek düzenli öldürme sistemi; 
1. Bizim topraklarımızın kültürüne aykırılık teşkil eder.

2.Belki de dünyanın gerçekten kıskandığı en önemli özelliğimiz “insanımızın güçlü vicdan ve merhamet duygusuna” aykırılık teşkil eder. 

3.Dinimize aykırılık teşkil eder;
Hayvanlar da, Allah’ın kullarıdır ve her bir canın hesabı mutlaka sorulacaktır.
Hayvanlar bize emanet edilmiştir.
Onlar, bize, üzerinde tahakküm kurmamız için değil;
Onları koruyup kollayıp gözetmemiz için emanet edilmiştir.

Bu topraklarda hiç bir zaman yaşanmamış bu şekilde planlı bir katliam, bu soykırım, muhakkak ki, bu toprakları lanetleyecektir. 

Böyle bir kanlı Yasayı kabul etmemiz asla mümkün değildir.

Yasalaşması halinde, bu yasa, Türkiye Cumhuriyeti tarihine kara bir leke olarak geçecektir.

Bu nedenlerle,
Lütfen  bu katliama, karşı durmanızı, bize kültürel miras olan sokak hayvanlarımızın katliamına engel olmanızı önemle arz ve talep ediyoruz. 

En derin saygılarımızla;
A.v. Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu

Editör: Canan Avcılar