Stanford Üniversitesi'ndeki biyokimyacı Ivan Zheludev ve ekibi tarafından keşfedilen bu obeliskler, bakterilerle birlikte vücudumuzda varlıklarını sürdüren yeni bir yaşam biçimi olarak dikkat çekiyor.

Obeliskler, daha önce RNA'dan oluşan viroidlere benzeyen ancak çok daha farklı genetik diziler içeren yapılar olarak tanımlanıyor. Yapıları çubuk şeklinde olan bu RNA parçaları, bakterilerde yaygın olarak görülen halkasal yapılardan farklı olarak uzun ve düz bir formda bulunuyor. Yapılan araştırmalara göre, obeliskler dünya çapında birçok insan örneğinde varlık gösteriyor ve bu türler, bakteriler ve diğer organizmalarla etkileşimde bulunabiliyor.

Elde edilen bulgular, insan bağırsaklarındaki bakteriyel ekosistem ile beyin arasındaki ilişkiye dair yeni soruları gündeme getiriyor. Bağırsaklarımızda bulunan bakteriler ve obeliskler, metabolik süreçlere ve beyinle olan etkileşimlere yeni bir boyut katabilir. Yeni keşfedilen RNA parçaları, kişilerin genetik ve metabolik yapılarını etkileyebilir, bu da probiyotik ve diyet tedavilerini yeniden şekillendirebilir.

Arda Güler’le Real Madrid Finalde Arda Güler’le Real Madrid Finalde

Ancak, obelisklerin insan sağlığı üzerindeki etkileri hala tam olarak bilinmemektedir. Paris'teki Pasteur Enstitüsü'nden virolog Anamarija Butković, mikrobiyomun dengesinin bozulmasının potansiyel etkilerini sorgularken, obelisklerin bu dengeyi nasıl etkileyebileceği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor. Sadece bakteriler değil, bu yeni RNA parçacıkları da vücutta önemli bir rol oynayabilir.