27 Kasım’da, Suriye'nin ikinci büyük kenti Halep'in büyük kısmı, HTŞ (Heyet Tahrir eş-Şam) tarafından kontrol altına alındı. Bu beklenmedik saldırı, Suriye ordusunun şehirden geri çekilmesine yol açarken, Rusya da ilk kez 2016’dan bu yana Halep’e hava saldırıları düzenledi. HTŞ'nin Halep'e saldırısı, bölgedeki cihatçı grupların yeniden güç kazanmasına işaret ederken, özellikle Esad yönetimine karşı mücadelede önemli bir dönüm noktası oldu.
HTŞ, 2011’de El Kaide bağlantılı olarak Nusra Cephesi adıyla kuruldu ve kısa süre sonra IŞİD’in lideri Ebu Bekir el-Bağdadi’nin de içinde bulunduğu bir yapı oluşturdu. Ancak 2016’da grup, El Kaide ile bağlarını keserek Hayat Tahrir eş-Şam (HTŞ) ismini aldı. O zamandan beri, HTŞ Suriye’deki cihatçı ve muhalif güçlerin önde gelen aktörlerinden biri haline geldi.
Suriye'deki iç savaşta, Esad yönetimi büyük şehirlerde güçlü bir hakimiyet sürdürse de, ülkenin bazı bölgeleri hala hükümetin kontrolü dışında. Suriye’nin doğusundaki Kürt bölgeleri Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından yönetiliyor. IŞİD ise hala çöl bölgelerinde güvenlik tehdidi oluşturuyor. Halep ve çevresindeki gelişmeler, bu karmaşık savaş ortamının bir yansıması olarak dikkat çekiyor.
Halep, 2016’da Esad güçleri tarafından geri alındı, ancak şehir hala savaşın acı izlerini taşıyor. 2020’de Rusya ve Türkiye arasında yapılan ateşkesle, İdlib’deki çatışmaların büyük kısmı yatıştı. Ancak, HTŞ’nin Halep’e düzenlediği bu ani saldırı, bölgedeki durumu yeniden alevlendirebilir. İdlib ise cihatçı grupların etkin olduğu bir alan olmaya devam ediyor.
HTŞ, El Kaide'den ayrıldıktan sonra Suriye’de bir İslami yönetim kurma hedefi güdüyor. Ancak, Esad yönetimi ve destekçileri bu tür girişimlere karşı sıkı bir direnç gösteriyor. Şimdiye kadar HTŞ’nin Suriye çapında geniş bir halifelik kurma planı açıkça belirginleşmiş değil, ancak bu tür saldırılar, gelecekteki gelişmeleri zorlayabilir.