Vakfa ait 68 metrelik keşif aracı Nautilus E/V, derin denizlerde gerçekleştirdiği bir dalışta dört adet sedefli deniz helezonu bulmayı başardı.
Sedefli deniz helezonları, büyük kabukları içinde yaşayan, yüzme yeteneğine sahip kafadanbacaklı yumuşakçalardır. Bu canlılar, nautiloidlerin yakın akrabası olup, Dünya üzerinde 500 milyon yıl önce evrim geçirmiştir. Dinozorlardan çok daha önce yaşamaya başlamış olmalarına rağmen, sedefli deniz helezonlarının bugünkü sayıları oldukça sınırlıdır ve bu türleri keşfetmek oldukça zordur.
Okyanus Keşif Vakfı'nın ekipleri, bu canlıları 15 yıl boyunca denizin derinliklerinde aradı. 1.000'den fazla dalış yapan ekip, bugüne kadar bu canlılara rastlamayı başaramamıştı. Ancak, yapılan son dalışda, 220 ile 375 metre derinlikte bu canlılara tesadüfen rastlandı. Bu keşif, Nautilus E/V aracının, Pasifik Okyanusu'nun güneyindeki Palau açıklarında yaptığı bir dalış sırasında gerçekleşti.
Dünyada şu anda altı farklı sedefli deniz helezonu türü yaşamaktadır. Bu türler, derin denizlerde yapılan robotik dalışlarla nadiren gözlemlenebilir. Ayrıca bu tür keşifler, daha önce bilinmeyen yeni türlerin ortaya çıkmasına da zemin hazırlayabiliyor.
Okyanus Keşif misyonunun lideri Derek Sowers, daha önce yaptığı bir açıklamada, "Denizlerin derinliklerine indikçe her zaman daha önce görmediğimiz bir şeyler keşfediyoruz" demişti. Gerçekten de, derin denizlerde yapılan keşifler, bazen beklenmedik ve büyüleyici sonuçlarla karşılaşılıyor.
Son dönemde deniz altı araştırmalarına büyük bir ilgi gösteriliyor. Bu keşiflerin, okyanus yaşamının yeni ilaçlar üretme potansiyeline sahip olduğu da ortaya çıkmış durumda. Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi'ne göre, denizlerdeki omurgasızlar, diğer tüm kara ve deniz canlılarına kıyasla daha fazla antibiyotik, kanser karşıtı ve antiinflamatuar madde üretiyor.
Bilim insanları, bu tür keşiflerin potansiyelinin büyük olduğuna ve derin denizlerin sunduğu fırsatların önemine dikkat çekiyor. Okyanus yaşamının, insanlık için yeni tedavi yöntemleri ve ilaçlar geliştirmede kilit bir rol oynayabileceği vurgulanıyor. Bu tür araştırmaların sonuçları ise büyük merakla bekleniyor.